Gönderi

438 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
63 günde okudu
Kitab yazarın kendi ağzından ve gerçek hayatından kesitler içeriyor. Dili sade ve anlaşılır. (bu arada çevirmenler de başarılıydı cümleler açık ve net anlaşılıyor) Ben kitabı aile kitabı olarak tanımlıyorum karabalık bir aile ve çatışmalar. Kitabın başları biraz sıkıcı ama okudukça açılıyor merak uyandıran kısımlar vardı. Yazarın tarzı sakin bu hoşuma gitti. Hikaye sürprizli olmasa da çok katmanlı, her karakter farklı renk katıyor. Yazar doğup büyüdüğü toprakları çok güzel anlatıyor. Lübnan asıllı yazarımız iç savaş sırasında Paris’e taşınmış ve hala orada yaşamaktadır bundan ötürü kitabtaki hissiyat kesinlikle gurbet savaş acı hüzün özlem ben bunu çok fazla farkettim. Kitapta Birinci Dünya savaşı öncesi ve sonrası toplumsal değişimlerin yazarın ailesi üzerindeki etkilerini gördüm. Farklı din ve ırkların birleşiminden oluşan büyük bir devlet çöküş dönemine girdiğinde o toplumların hayatındaki ciddi travmaların nasıl olduğunu gördüm. Bu travmaların küçük bir örneğini de Amin Maaloufun ailesin de gördüm. Yazar Fransa da yaşıyor bir gün diplomat arkadaşı aynı soy ismine sahip bir arkadaşının Küba da yaşadığından söz eder ve Amin annesine söyler. Annesinden aldığı bavuldan hareketle kendi ailesinin karanlık geçmişine ışık tutar. Kitabın en önemli iki karakteri var Amin Maaloufun dedesi olan Butros ve dedesinin kardeşi Cebrail bavuldan çıkan mektuplar fotoğraflar vesikalar onlara ait. Romanın temelini de bu belgeler oluşturuyor zaten. Amerika’ya göç eden cebrailin ve her şeye rağmen memlekette kalan butrosun arasındaki çatışmalar kitabın ana konusu . Yazar Ailesinden geriye kalan tüm belgeleri toplayıp bir evde inzivaya çekiliyor hepsini kronolojik olarak sıraladıktan sonra incelemeye başlıyor. Yazarın analiz gücünü çok fazla gördüm her mektupta dikkat edilmesi gereken hususları belirtiyordu okuyucuya açıklar nitelikte olması bu kitabın nokta atışı gibi bir şey. Kitap Beyrutta geçiyor.1900’lü yılların başından bahsediyor oradaki dinsel, kültürel karışıklığı inceliyor aile kavramını inceliyor. Osmanlı’nın son zamanları o dönemde yaşayan insanların farklı yerlere göç etme arzusunu anlatıyor. Amin Maalouf Kitapta Abdülhamid han, Mustafa Kemal Atatürk Enver paşa gibi bizim tarihimiz için çok kıymetli şahsiyetlerin anekdotlarını ele almış ve dedesinin onlar hakkındaki fikirlerini paylaşmış. Bu benim için güzel bir okuma oldu olaylara farklı bakış açısından bakmamı sağladı. Yazarın dedesi eğitim alıyor ve hedefi ilk önce bulunduğu yeri kalkındırmak oraya faydalı olabilmek ve yurttaşlık bilinciyle öğretmenlik yapıyor. Butrosun daha önce yurt dışına gitmesi ve gelip kendi kasabasında orda gördüklerini uygulaması bence hayranlık duyulacak bir şey. 1908’lerde bazı radikal gelişmeler oluyor meşrutiyet gibi. Bu olaydan sonra meşrutiyetin halka etkisini görüyoruz ve bu benim çok hoşuma gitti tarihi olarak bir çok bilgi biliriz ama bunu birebir yaşayanların sözlerini düşüncelerini okumak güzeldi yani sosyal tarih çok güzel anlatılıyor. Bence kitabın isminin Yolların Başlangıcı olmasının sebebi kitaptan kendinize doğru çıktığınız bir yol var ve bu yol da bazen hızlı bazen yavaş. Kendimizi anlamak da neyle imtihan edildiğimizi anlamak da uzun yada kısa sürüyor. Dikkatimi çeken bir husus ta Amin Maalouf Kitapta kendi çekirdek ailesinden bahsetmeden kitabı bitirmesi.
Yolların Başlangıcı
Yolların BaşlangıcıAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 20192,057 okunma
··
210 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.