Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

180 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Freud - Mutluluğun Mimarı
Stefan Zweig’ın Kaleminden Freud Biyografisi “Derin Ruh Bilimi Cerrahisi Ana Bilim Dalı Kurucu Başkanı Ord.Prof.Dr.Sigmund Freud” desek kendisine bilim dünyasında hakettiği yeri ve değeri vermiş oluruz. Çok da haksız olmadı. Psikolojide çığır açan çalışmaları ile bu unvanı sonuna kadar hakediyor. Peki, ‘’Freud’un Neşteri & Zweig’ın Kalemi’’ ile birleşirse ne olur? Bu eser ortaya çıkar. Biyografide zirve, benim için Stefan Zweig’dır. Biyografisini yazdığı kişiyi kendisinden daha iyi anlatabilme potansiyeline sahip üstün yetenek kalem, Zweig’ın satırlarında Psikanalizin Kurucu Babası Freud’un yaşam hikâyesini ve bilim dünyasına katkılarının önemini bu eserde okuyacaksınız. Freud’a giriş kitabı niteliğinde bir kitap. Freud kitapları okumaya başlamadan önce bu kitapla ilk başlangıcı yapmak sağlam atılan bir inşaat temeli olacaktır. Hem de Zweig’ın kaleminden… Freud'un öğrencilik yıllarından başlayarak, en başından günbatımına (ölümüne) kadar neler yaptığı, hangi yollardan geçtiği, fikirleri vb. birçok konuya yer verilmiş. Sürü psikolojisi ile öğrenilmiş temel ahlâki değerleri, ruhun zeminine inerek bilinçaltını dünyasını, kurucusu olduğu psikanaliz tekniğini , cinselliği ve rüyâları tekrardan inşa eden çok çalışkan bir doktorun hayatını okumaya hazırsanız başlayalım… Freud, Zweig için ne anlam ifade eder? Freud, Zweig için onun öz babası gibidir. Aralarındaki ilişki ‘’Baba-Oğul’’ gibidir. Böyle bir güçlü bağlarla bağlı olan bir yazarın öz babası yerine koyduğu kişinin biyografisini ne kadar tarafsız yazabileceği ister istemez kafalara soru işareti getirir. Lakin kitabın ilk sayfalarından Zweig'ın bir Freud hayranı olduğu bariz göze çarpar. Her ne kadar Zweig bu kitabında Freud’a belli noktalarda eleştiri de getirmiş olsa da hakkını sonuna kadar teslim ediyor. Freud’un bilim dünyasına çığır açan katkıları düşünüldüğünde kim olsa tarafsızlığını %100 ortaya koy(a)maması çok da anormal bir durum değildir. O halde ben de ‘’yarı-objektif yorumlarımı’’ yazmaya başlıyorum; TEMEL SORULAR: 1- Yapılan herhangi bir işte dünyada çığır açabilmek, hangi vasıflara sahip insanlara mahsustur? 2- Çığır açan bir buluşa imza atan kişinin diğerlerinden ayrılan ne gibi özellikleri/farklılıkları vardır? 3- Herkesin aynı düşündüğü bir ortamda/zamanda Dr.Freud, meslektaşlarından nasıl farklılaşarak bir yol bulmuş ve bir çığır açabilmiştir? 4- Herkesin baktığı ancak göremediği aleni bir sırrı Freud nasıl keşfetmiştir? CEVAP: Karanlık ve Puslu Havada Yola Düşmeni Sağlayan Şey; Yani, “Bir İçsel Sezgi’’ Büyük insanların, büyük buluşlar öncesinde yolculuğa çıkmadan ilk yaptıkları şey mental olarak dolup taşma halidir. Bu ana gelene kadar yüksek motivasyon, heyecan ve sabırla çok çalışarak o anın hayalini kurarlar. Ancak tüm bunlardan önce hatta zekâdan bile önce ortaya çıkan başka bir şey vardır; O da ‘’İçsel Bir Sezgi’’ye dayanarak yola çıkabilmek…İçeriden gelen bir ses, beyni uyarır, “burada bir şey var bir düşün bakalım” der. Sonra en büyük motivasyon devreye girer: ‘’Adanmışlık’’. Daha sonrası ise, ‘’Çok Çalışmak ve Sabretmek’’ fiillerin görev tanımına girer. Gerisini kader halledecek; akarsu akacak ve yolunu bulacaktır. Yaşadığı dönemde büyük engellerle karşılaşan, ahlâk hastalığına kapılmış sürü psikolojisinden kurtulamamış yüzlerce bilim adamının arasında herkesin baktığı yere bakmayıp ayrışan, göz önünde olan ama konuşulmayan/irdelenmeyen bir aleni sırrı görmezden gelmek yerine onun teşhis edilmesini ve onlardan kaçmak yerine içlerine girmeyi, gözardı etmek yerine tüm çıplaklığıyla ortaya çıkarılması için mücadele eden dahiyane bir sezgiyle çağının hekimlik alanının tam ortasındaki boşluğu fark eden bir adamın öyküsüdür bu. FREUD’UN ÇALIŞKANLIĞI VE BİR PSİKİYATRİSTİN SARSILMAZ SABRI: ‘’Hem bu yabancı kişiliğin içine girerek tümüyle onu yaşıyor hem de ruhsal tanısını koyabilmek için dışarıdan gözlem yapıyor. Seans sona erdiğinde ise tek bir hamleyle bu ruhtan ayrılarak diğer bir hastaya geçiş yapması gerekiyor. Bunu günde 8-9 kez yapıyor. – yani yüzlerce ruhu, not tutmadan ve başka hatırlatma araçları kullanmadan kendi içine kaydederken onu her yönüyle en ince ayrıntısına kadar gözlemliyor. Birinden diğerine biteviye geçiş yaparak ilerlediği böylesine bir iş yükü, zihinsel açıdan mütemadiyen dinç kalmayı ve ruhsal açıdan da buna her daim hazır olup sinirlere uygulanacak gerilimi kaldırma becerisine sahip olmayı gerektirir ki normal bir insan bu tempoyu en fazla iki üç saat kaldırabilir. Oysa Freud’un şaşırtıcı canlılığı, zihinsel gücü içinde barınan o üstün kudreti ne yorulmak biliyor ne de güçten düşmek. Akşamın ilerleyen saatlerine kadar süren ve insan üzerinde uygulanan dokuz on saatlik bu analiz seansları sonra erdikten sonra, sonuçlarını düşünsel açıdan şekillendirilmesi işine ancak sıra geliyor ki bu, küçük dünyasında severek kabul ettiği bir iştir. Ara vermeden binlerce insan üzerinde uygulamalı olarak gerçekleştirilen ve etkisi milyonlarca insana kadar uzanan bu büyük icraatları, yarım asır boyunca yardımcısı, sekreteri ya da bir asistanı olmadan yürütüyor. Her bir mektubunun kendisi yazıyor, her bir muayeneyi sonuna kadar bizzat yapıyor ve her bir eserini tek başına şekillendiriyor. Ancak yaratıcı gücün bu olağanüstü dengesi, varoluşunun sıradan gibi seanslarla karşılaştırıyor.’’ FREUD ADINA ZWEIGVARİ BÜYÜK SORULAR VE RUHUN ÖZGÜRLEŞMESİ: İnsanlık, tanrısallığa bu kadar yaklaştığı halde neden eskisinden çok daha mutlu ve keyifli değil? Toplum, bunca medeni zaferi karşısında kendini neden daha fazla bolluk ve özgürlük içinde, bütün yüklerinden arınmış hissetmiyor? İnsanlık bir gün, ruhunun bu iki arada bir derede kalmış halinin üstesinden gelmeyi başarabilecek mi? * * * FREUD’A MİNNET VE SON SÖZ: Bir yerlerde işe yaramaz karanlıkta atıl halde kalmış bir depo olarak kullanıldığı varsayılan bilinçdışı kavramı Freud ile görünür hale geliyor. Dönemindeki sürü psikolojisi ile hareket eden körleşmiş meslektaşlarının bile birçoğunun işe yaramayan hatıraların çamurlaşıp durduğu bir depo tabiri olarak kullandığı bilinçaltını bir el feneri tutarak karanlık dehlizlerden çekip çıkartıyor. Zamanında yanlış yola sapıp üzerine bir de orada sıkışıp kalmış olan duygu yığınını normal yoluna çevirip boşalması sağlıyor, bilinçdışı dünyanın da bir dili olduğunu söyleyerek onu hakettiği bilimsel zemine oturtuyor. Psikoloji Bilimini olması gereken ait olduğu yere ‘’Ruh Bilimi’’ ne dönüştürüyor. İnsanlığa şifa dağıtıyor Dr.Freud. Tıpkı Zweig’ın satırlarında da betimlediği gibi; ‘’Hastalanmış ruh çaresizce sokaklarda dolanıyor, yolunu şaşırıyor ve danışabileceği bir yer arıyor ama nafile. İşte bu makamı yaratan kişi Freud olmuştur.’’ Minnet ve Saygı ile…
Sigmund Freud
Sigmund Freud
Freud - Mutluluğun Mimarı
Freud - Mutluluğun Mimarı
Freud - Mutluluğun Mimarı
Freud - Mutluluğun MimarıStefan Zweig · Zeplin Kitap · 20171,780 okunma
··
1.314 görüntüleme
Mustafa A. okurunun profil resmi
Elinize sağlık, güzel bir inceleme olmuş. Zweig ile Freud çok iyi bir mektup arkadaşıymış. Zweig birçok hikayesini Freud'a gönderirmiş. Zweig'in psikolojik tahlillerinin sağlam olmasının sebebinin bu olduğunu düşünüyorum.
Engin Mavi okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim. Beğenmenize çok sevindim. Noteri
Sigmund Freud
Sigmund Freud
olanın beyannamesi de hikâyesi de böyle sağlam ve güçlü bir zemine oturuyor. Babası yerine koyduğu
Sigmund Freud
Sigmund Freud
; Ağabeyi yerine koyduğu
Montaigne
Montaigne
; Ustası yerine koyduğu
Desiderius Erasmus
Desiderius Erasmus
lu arka planıyla kendi kaleminin ustalığı da birleşince ortaya böylesi görkemli eserler kalıyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.