Gönderi

376 syf.
4/10 puan verdi
Biyoloji bölümü doktora öğrencisi Olive Smith aşka inanan biri değildir. En yakın arkadaşına biriyle birlikte olduğuna inandırmak için üniversite koridorunda önüne gelen ilk kişiye sarılıp onu öper. Ne yazık ki öptüğü adam öğrenciler tarafından sevilmeyen ve “meşhur pislik” olarak bilinen otuz dört yaşındaki biyoloji profesörü Adam Carlsen'dan başkası değildir. İkilinin üniversite içinde dedikoduları çıkınca Olive hiç beklemediği bir tavırla karşılaşır ve ne yapacağını şaşırır. Olive gibi genç adamında kendince sebepleri olduğundan onun sırrını saklayacağını hatta işbirliği yaparak sevgilisi rolünü oynayacağını söyler. Öncelikle kitabın okuyanların abarttığı kadar ahım şahım sağlam bir kurgusu yoktu. Konusunun klasik romantik komedi filmlerinden çok bir farkı olduğunu düşünmüyorum. Kitabı ne sevdim ne sevemedim diyebilirim çünkü benim için hızlı ve akıcı bir okuma oldu. Kafamı dağıtıp üzerinde herhangi bir şekilde düşünmeden bir nebze olsa da eğlenmemi sağladı ama onun dışında potansiyeli olan kitabı yazarın harcamış olduğunu düşünüyorum. Bunu düşünmemin en belirgin sebepleri baş karakterlerden birinin profesör olup diğerinin doktora öğrencisi olmasıdır. Bu bilgiyi öğrendikten sonra ilgi çekici bir aşk hikâyesi okuyacağımı sanmıştım ama Olive ve Adam karakterleri bana göre yaşlarına uygun davranmıyorlardı. Belirgin bir şekilde göze çarpan bu farklılık ise bence baş karakterlerin bilimle uğraşmalarına rağmen ikisinin de yaşlarına uygun ve olgun tavırlar sergilemiyor oluşu yüzünden bu farklılığı yok ediyordu, bir ara lise döneminde geçen bir olay örgüsünü okuyormuş gibi hissettim ki karakterler lise dönemindeki bireyler olsaydı bu kadar sırıtmazdı. Öyle olsaydı bu kadar mantık aramaya kalkışmazdım. Olive yirmi altı yaşında bir genç kadın, Adam ise otuz dört yaşında bir adamdı. Olive'nın bazen düşünceleri ve hareketleri oldukça çocuksuydu. Yirmi altı yaşındaki bir bireyin böyle davranışlar sergilemesi hoş değildi. Bu tarz kitaplarda hâlâ daha neden kadın karakterleri bu kadar çocuksu ve ucundan saf-salak bir karakter gibi empoze ediliyordu, anlamış değilim. Bu düşünceye hâlâ daha anlam veremiyordum. Bu düşüncem genel bir ifade olup sadece bu kitaptaki Olive karakterinden bahsetmiyorum. Genel olarak çocuksu hareketleri dışında beni çok kendinden soğutan bir karakteri değildi Olive. Kendini ezdirmeyen yapısı olması hoşuma gitti fakat Olive bana biraz özgüveni düşük biri olduğu izlenimi verdi. Olive'in arkadaşı Anh için yapmaya çalıştığı durum bana çok saçma geldi fakat tabii ki bunu sorgulayacak değildim çünkü kitap olay döngüsü bu durum sayesinde gelişiyordu. Ama yine de sırf arkadaşı, eski erkek arkadaşı ile bir ilişkiye başlayacak diye kendisinin bir ilişkisi olduğu yalanını ortaya atıp üniversite koridorunda önüne gelen birini öpmesine gerek yoktu. Başka bir şekilde çözülebilecek konuyu çok karmaşık bir hâle çevirdi. Arkadaşıyla düzgün bir şekilde konuşup aralarında halledebilirdi, hadi arkadaşı bu durumda olumlu tepki vermedi diyelim daha farklı yollara başvurabilirdi. Üniversite koridorunda birini öpmek çözüm olmamalıydı. Tabii bunun mantığını da aramak sıkıntı yaratabilir çünkü romantik komedi türündeki kitaplarda veya filmlerde pek mantık aramamak lazım, zaten kafa dağıtsın, üzerinde çok düşünmeden hızlı bir kitap okumak istedim ve bu kitap isteğimi karşıladı. Belki kitap lise çağında geçseydi bu kadar mantık aramaya kalkışmazdım çünkü yirmi altı yaşındaki bir kadın ile otuz dört yaşında bir adamın böyle saçma meseleler için rol kesmeleri komik geldi, yapmacıktı. En önemlisi yaşlarına uygun değildi. Hadi oldu diyelim, bazen “Ne okuyorum ben?” diye kendi kendime konuştuğum oldu. Olive’in arkadaşı yüzünden düştükleri durum çok garipti. Sanırım Anh gibi bir arkadaşım olsaydı ilk yapacağım şey o kişiyle bütün ilişkimi kesmek olurdu. Öyle bir arkadaşım olacağına hiç olmasın daha iyiydi, her şeyi burnunu sokmayı kendine hak edinmesi çok sinir bozucuydu. Adam ve Olive arasında geçen diyaloglar garip bir şekilde zaman zaman hoşuma gitti, daha doğrusu Adam’ın Olive karşı tutumu hoşuma gitmişti. Ama ikisi arkadaşlık boyutunda tam ilerledikleri vakit nedense hep başa dönüyorlarmış gibi hissettim. Adam karakterine gelirsek sevip sevmemek arasında kaldım. Hoş biriydi ama eksik bir şeyler vardı. Bazen çok soğuk davranıyordu ve çok gizemli bir karakterdi. Olive'ya karşı davranışları hoşuma gidiyordu ama bunun dışında Adam karakterinde eksik bir şeyler vardı. İlk defa bir baş karakterin en yakın arkadaşına aşırı gıcık oldum. Çok abartılı davranıyordu. Olive ve Adam’ı yakınlaştırmaya çalışıyordu, bunu anlayabilirim ama Anh, Olive ve Adam’ın on beş yaşında birbirlerinden hoşlanıp utanan ergen bireyler olmadığını bir şekilde anlaması gerekirdi. İkisinin ilişkilerini ne şekilde yaşamalarını gerektiğine kendileri karar verebilecek yaşta olduklarını anlayabilecek kapasite bireyler olduğunu bilmesi gerekirdi. Tabii bunun mantığını da aramamak lazım çünkü Olive ve Adam gerçek bir ilişki yaşamıyorlardı. Benim fikrimce duygular çok yoğun tasvir edilmedi. Betimleme pek yoktu. Yazım dili yalın ve anlaşılırdı. Bunların dışında tabii ki hoşuma giden kısımlar vardı fakat bu kadar çok göze batan durumlar arasında kendileri pek belli edebildiklerini sanmıyorum. Olive’in araştırma konusu çok güzeldi, farklı bir noktaya değinilmişti fakat ayrıntı yoktu. Yazar kadınları, aşırı derece olmasa da küçük ayrıntılarla göz önüne almaya çalışmış olduğu fark ettim. STEM kadınları ve BİPOC kadınları gibi hoş ayrıntılara sahipti. Üstelik Stanford Üniversitesi’nde bir Türk ismi görmekte hoş bir ayrıntıydı. Ayşegül Arslan ismine denk geldiğimde biraz şaşırmıştım ama güzel bir ayrıntıydı. Fikrimce yazarın Olive’ın akademik hayatını, yükselirken yaşadığı zorluklarını, geçmiş yaşantısı ve araştırması hakkında yeterli bir bilgi verip bunların üzerinde bir tık daha dursaydı bence kitap daha iyi olabilirdi. Üstelik Adam karakteri hakkında da elle tutulur bir şey yoktu. Durağan ilerleyen bir kitaptı fakat sonlara doğru bir anda anlaşılmaz bir şekilde Tom vakası ile karşı karşıya kaldık. Zaten o ufak vaka da nasıl olduğunu bile farkına varmadan hızla çözüldü. Olayların garip bir işleyişi vardı, sonunu beğenmedim. Oldukça hızlı ve üzerinde durup düşünmeden yazıldığını düşünüyorum. Bana göre sırf bir final olsun da nasıl olursa olsun gibi yazılmış gibi geldi. Kafamı dağıttı fakat potansiyeli olan bir kurguyu yazarın nasıl bu şekilde vasat hâle getirebildiğini anlam veremiyorum. Sırf romantik-komedi türünde kitap yazıyorlar diye bu kadar baştan savma yazılmasına anlam veremiyorum. Kendi düşüncem üzerinde bir tık daha düşünülse, eksik bulduğum yerlerin üzerinde durulsa ve karakterlerin daha olgun, kendi yaşlarına uygun davranışlar sergilemiş olsaydı bence ortaya şimdiki hâlinden çok daha güzel şeyler çıkabileceğini düşünüyorum. Sevdim diyemem ama sevmedim de diyemem çünkü kafamı dağıttı. Önerir miyim, yani kafa dağıtmak için okunabilir fakat içinde cinsellik içerdiği için belli bir yaştaki kesimin okumasının doğru olacağını düşünüyorum. Okumayı düşüncelere şimdiden keyifli okumalar dilerim.
Aşk Hipotezi
Aşk HipoteziAli Hazelwood · Nemesis Kitap · 20223,821 okunma
·
168 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.