Gönderi

Nerde fitne var orda yahudi.
*** İçlerinden birini tek başına namaz kılarken gördüm. İftitah tekbirini aldıktan sonra, bir kez sağma, bir kez de soluna eğildi, rükuya gitmeden secdeye varıp yeri öptü. Bunu birkaç kez tekrar etti. Sonra da aklına geleni söyleyip selam vermeden namazdan çıktı. Namazı kılarken, bir ara kendini öksürük tuttu. Ağzında birikeni, önceden özel olarak hazırladığı bir kaseye tükürdü. Sonradan bu gayri meşru hareketi, tercümanlık yapan Yahudi'nin öğrettiğini anladım. Çünkü ona son derece saygı gösteriyorlar, her konuda ona başvuruyorlardı. Bir fırsatını bulup tercümana hangi dine mensup olduğunu sordum. Adam, Müslüman olduğunu, ama İslam'ın temel bilgilerini öğrenemeden memleketinden ayrıldığını, buna karşılık yine de siyahılerden iyi bildiğini, yabancı bir ülkede olduğu için dini görevlerini gereği gibi yerine getiremediğini, buraların sıcağı çok şiddetli olduğu için geçen yıl ramazanda zorunlu olarak on beş gün oruç tutamadığını, bu konuda mazur olduğundan Allah indinde sorumlu sayılmayacağını söyledi. Adamın anlattıklarını şaşkınlık içinde dinledim. Kendine olan zorunlu ihtiyacım nedeniyle tepkimi açığa vurmadım. Kendisinden, siyahılere bundan sonra bütün söz ve davranışlarıma uymalarını anlatmasını istedim. Her şeyden önce, Allah'ın tevhid ve kudretini, selamların en yücesi üzerine olan ulu Peygamber'in sonsuz mucizelerini anlatarak vaaz ve nasihate başladım. Böylece tam on üç gün yanlarında kalarak dinin emir ve yasaklarını mümkün mertebe anlatmaya çalıştım. Ne var ki, bu süre içinde harcadığım nefes ve emeğin hiçbir etkisini göremedim. Bunun, tercümanın Portekiz dilini yeterince bilmemesinden ileri geldiğini sanıyordum. Ama daha sonra, Portekiz dilini öğrenince, nedenin yalnız bu olmadığını anladım. Meğer tercüman, mayasındaki habaset gereğince, ifadelerimi başka şekillerde anlatırmış. O zaman, gücüm daha fazlasına yetmediği, özellikle de iznim olmadığı için gemiye döndüm.
·
143 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.