İlkim Öz, "Kadınlar Neden Evlenir?" kitabının ilk sayfalarında diyor ki: "Kadınların duygu bedenleri, fizik bedenlerinden daha fazla incinmeye müsait...Kadınlar, sorunlar üzerine yoğunlaşıp çözüm yolları arama konusunda, erkeklere oranla daha becerikli...Kadınlar, doğada daha güçlü. Kendi bedenleri içinde yeni bir bedeni besleyip, büyütüp, dünyaya getirebiliyorlar... Dünyaya kadın yüreğiyle bakmak, beraberinde belki de terazinin 'acı ve hüzün' dolu tarafının daha ağır basması anlamına geliyor...Kadın olmak, erkeklere oranla hayatı daha fazla 'düşünmek' kısmında yaşamayı gerektiriyor..."
Erkeklerin duygu bedenleri, fizik bedenlerinden daha fazla incinmeye müsait değil mi? Erkekler, sorunlar üzerine yoğunlaşıp çözüm yolları arama konusunda daha mı beceriksiz kadınlara göre? Erkekler doğada anatomik yapıları gereği yeni bir canlı doğuramadıkları için daha mı güçsüz? Erkeklerin 'acı ve hüzün' dolu tarafları yok mudur? Erkekler hayatı 'düşünmek' kısmında yaşamıyorlar mı?
Yazar, neden kitabın başında cinsiyet rollerini yeniden üretme gereği duymuş ki? Madem kadınlar daha güçlü, madem sorunlar üzerine çözüm yolları aramada erkeklere göre daha becerikli ve hayatı 'düşünerek' yaşayan kimseler; o vakit terapilere gelen kadınlar kimler?