Gönderi

68 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
28 saatte okudu
Spoiler İçerebilir
Çocukluk sonu ve ilkgençlik yıllarından itibaren bir adama aşık olan bir kadının, hayatının son saatlerinde kaleme aldığı mektubu okuyoruz. Stefan Zweig yine bir şaheser yaratmış. Mektubu kaleme alan kişinin duygularını öyle derinlemesine hissediyoruz ki resmen gereçekliğin dibine vuruyoruz ve bu benim en sevdiğimdir :) Ölmüş bir baba ve matemden çıkamayan bir anne, ilgisizlik içinde büyüyen on üç yaşında bir kız çocugu. Apartmanına taşınan yirmi beş yaşındaki yazar olan R.ye aşık olduğunu sanır ve ömrü boyunca bu platonik aşkın ızdırabını çeker. Yıllarca hovarda yazarı görme ümidi taşır, onunla karşılaşmaya çalışır karşılaşır da fakat hatırlanmak ister. Ne yazık ki yazar R. asla hatırlamaz onu. Kız aşkını itiraf etmez. Üç gece yazarla olan birlikteliklerinden çocuğu doğar ve bu çocuktan da asla bahsetmez. Yazarın hayatında bir "bilinmeyen" olarak kalmak istemez. Kız, karşısındaki kişiye aşkını anlatmak ya da çocuğu söylemek istemez bunun sebebi ise aşık olduğu adamı yük altında ya da zorunluluk altında bırakmak istemediğindendir. Ancak yazar onu hatırlarsa itiraf edecektir ve malesef bu gerçekleşmez. Ama bana göre ne bencilce ne saplantılı bir aşk! Hatta mazoşistçe! Herkeste farklı duygular hissettirebilir, bana bencil bir kişi olduğu izlenimini verdi. Ömrünü bir adam uğruna hatta hiçbir şeyden haberi olmayan bir adam uğruna yakıp kül eden birisi. Ah ne kadar bencilce ! Karakteri hiç ama hiç sevmedim. Saplantılı olmasını, bencil olmasını, aşık olduğu adamı Tanrının bile üzerinde tutarak ona tapmasını hiç sevemedim. Evet aşkın tek taraflı ve saplantılı olanını okuyoruz bu kitapta. Muhteşemdi...
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022226,3bin okunma
·
91 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.