Gönderi

Yeni Zaman, Yeni Şarkılar Doğurur
. Bundan yüzyıl önce bu koca tiyatronun yapımı sırasında üzerine sıra halinde kalın meşe tomruklar yerleştirdikleri büyük kazıklar dikmişler. Bunun üzerine de yüksek taş duvarlar örmüşler. O zamana göre böyle bir temel oldukça sağlam sayılıyordu. Ve tiyatro bir asır boyunca sapasağlam ayakta kalsa da, zaman yine de yapacağını yapmıştı. Kalın tomruklar içten içe çürümeye, duvarlar da esnemeye ve çatlamaya başlamıştı. Aralıklar oluşmaya başlayınca da duvarların tamamen çökme tehlikesi ortaya çıkmıştı. Ne yapılmalıydı? Binayı tamamen yıkmak mı lazımdı? Mühendisler çok daha farklı bir karar aldılar. Sırasıyla parça parça çürümüş tomrukları kalın granit bloklarıyla değiştirdiler; böylece temeli tümden değiştirmiş oldular. Büyük İmparatorluk Tiyatrosu böylece yeni ve daha sağlam bir temele oturtuldu. Günümüzde de sağlam bir şekilde ayakta durmaya devam ediyor. Devletlerin tarihi ve halkların yaşamı bizlere Moskova’daki İmparatorluk Tiyatrosu’nun başından geçenleri hatırlatıyor. Fi tarihinde kullanılmış devlet yapısının eskimiş temelleri ile halkların yönetiminde kullanılan eski uygulamalar artık işlevini ve geçerliliğini yitirmiştir. Şu bilge atasözü her şeyi açıklıyor: “Yeni zaman, yeni şarkıları doğurur.” Nesiller her zaman değişir ve yenilenir. Yeni nesiller beraberinde yeni anlayışlar, yeni emeller ve istekler getirir. Ve bu yeni nesillere çoktan geçerliliğini yitirmiş yönetim uygulamalarını zorla kabul ettirmeye çalışmak boşunadır. Yeni neslin hayatının merkezine sağlam, adil ve makul bir devlet yönetiminin temelleri atılmalıdır. Bazı ülkelerde devlet aklı tam da dediğimi yapıyor. Halkın yönetiminde kullanılan adil ve bilge uygulamaları sakince, kırıp dökmeden yürürlüğe koyuyorlar. Fakat başka ülkelerde halkın eğitimi ve yönetiminin devamlı olarak iyileştirilmesinin önemini anlamıyorlar veya anlamak istemiyorlar. Devlet yapısının duvarları parçalanıyor, çatlaklar ortaya çıkıyor. Çatlaklar daha da uzayıp genişlediği halde hiç kimsenin ilgisini çekmiyor. Bu yüzdendir ki, eski ve hatta pek kudretli devletler çatlamakla kalmıyor, çöküyorlar da. Eski İran, Osmanlı Devleti ve Avusturya İmparatorluğu çöktü. Wilhelm ve Bismarc’ın eski Almanya’sı hatta eski Rusya tarihe karıştı. .
Sayfa 8 - İndigo Kitap, 13. Baskı (Çeviren: Burak Cemil Yılmaz)Kitabı okudu
·
103 görüntüleme
Going Solo okurunun profil resmi
Alıntının (sayfamdaki) daha uzun hali: #82327377 .
Going Solo okurunun profil resmi
Halâ saltanat, hilafet özleminde olanlar var ülkemizde. Büyümek istemiyorlar, sanırım! Dünya ve din işlerinde KENDİ KENDİLERİNİ YÖNETMEK istemiyorlar. Garip garip garip! Ve Osmanlı fetih ruhuna özenenler, bunu övenler... Geçmişte sakıncası yoktu ve gerekliydi belki ama şimdiki zamanda bunu istemek ve desteklemek neden ölümleri, toprak fethini... Bıkmadı mı bu millet dahi insanlık savaşlardan... Bu yüzden “İstanbul’un Fethi” kutlamalarını ve Ayasofya’nın müze kimliğine son verilip yeniden camiye çevrilmesini hiç anlayamadım/anlayamıyorum ve destekleyemedim; ne yüreğimle ne aklımla. Anlamak da istemem. Hayırlısıyla def olsun, terk etsin ülkemizi/milletimizi; saltanatı da hilafeti de günümüze taşımak isteyen, geçmişe yönelik de olsa toprak fetihlerini öven bu kafa, kalp, ruh halleri! .
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.