Platonik aşk, Platon'dan geliyor. Her ne kadar Platon hiç kullanmamış olsa da..
Biz onun "Şölen" kitabında yazdıklarından buna platonik aşk demeye başlamışız. Bizim bugün bildiğimiz kadar basit değil Platon'un bahsettiği aşk. Hocası Sokrates ve kadın filozof Diotima'nın diyaloglarını kaleme alırken aşkı bir hakikat arayışı gibi tanımlar ve bir aşk merdiveniyle anlatır. Merdivenin ilk basamağında dünyevi zevkler vardır. Bunu ilahi aşk ve bedenden özgürleşme takip eder. Son basamağa gelen de ölümsüz aşka ulaşır der. Bunu trajik ve komik olarak tanımlar Diotima. Trajiktir çünkü dünyevi zevklere bağlılığı insanı hep engeller. Komiktir çünkü bunlardan kurtulsa bile ilahiye erişme isteği bir ölümlünün ölümsüzlüğe erişmesi kadar imkansızdır der. İşte biz buna platonik aşk diyoruz..
Öyle karşı komşuya, öğretmene, okulun popüler çocuğuna değil, ilahi olana, hakikate olan aşka platonik deniyor.
Benim 7-8 yaşlarındayken klipteki bir kıza aşık olmam gibi değil de Yunus Emre, Mevlânâ Celaleddin Rumi'nin aşkı gibi..