O gün basımevinde, beni şok eden Joan'ın kafamın içindeki sesi değildi, en azından bundan emindim.
Daha önce hiç duymadığım bir şeydi.
O fotoğrafı elimde tutarken yeniden, bu kez daha belirgin bir biçimde duyabiliyordum.
Piyano ile karışan klakson seslerini, soprano saksafona karşı çalan sireni, kontrbasa ritmini veren ve bedenimde tepeden tırnağa titreşen şehir mırıltısını, hepsini duydum.
Ama hepsinden önemlisi, bir kalbin atışını hissettim
Müziğin ritmiyle mükemmel uyum sağlayan bir kalbin
Bütün şehrin büyük ve ağır çarkları ile kusursuz bir senkronizasyon içerisinde olan bir müziğin.
Bir, iki, üç, dört
Ve bir daha
Sayı saymak şansı düşünmememi sağlıyordu, şans beni geriyordu.
Şans, bir meydan okumanın bir yardım çağrısı ile karıştırılmasına sebep olabilir.
Bütün bir şehrin çarklarını döndürüp sizi kendi dirsek çarpışmanıza götürebilir, ta ki sizi doğru zamanda doğru yere sürükleyene dek.
Şans bu dünyadaki en korkutucu şeydir.
Çünkü kural tanımaz
Tek yapabileceğiniz şey saymaktır
Bir, iki, üç, dört
Ve bir daha