Gönderi

"Selahattin Başkan'ın yanına gideceğim. Bahardı, cezaevi bahçesindeki ara bölümde güller açmıştı. Bir gül gördüm, çok güzel. Çok da güzel kokuyordu. Kıpkırmızı, böyle kadife gibi. Bir yaprağını aldım, cebime koydum, içeri girdiğimde vereyim, koklasın diye. X-ray cihazının önüne geldiğimde arkamdan bir ses geldi, Duvar: 'Avukat Hanım, cebinizdekini çıkarın.' Öyle bir ağrıma gitti ki... 'Cebimde bir şey yok' dedim. Bunun üzerine 'Lütfen cebinize koyduğunuz yaprağı çıkarır mısınız!' dedi. Çıkardım ama... Bir tanecik kırmızı gül yaprağı. Götüremedim içeri. Bir kitabın arasına koydum, bıraktım. Çıkışta aldım. Halen saklıyorum evde." Avukat çok hüzünleniyor, gözleri doluyor: "Ceza evleri çok kötü. Renk yok, koku yok. Yahu koku yahu. Sadece koklaması için. Ne olacaktı ki?"
Sayfa 70 - Dipnot YayınlarıKitabı okudu
··
205 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.