Gönderi

Din kardeşliği bütün bağların üstünde, bütün bağlardan daha üstündür. Kişinin öz kardeşiyle din kardeşi karşı karşıya geldiğinde, hiç tereddüt etmeden din kardeşini tercih eder. "Ebu Aziz, Bedir Muharebesi'nde Nadr ibni Haris'ten sonra müşriklerin bayrağını taşıyacak kişiydi. Kardeşi Musab ibni Umeyr onu esir eden Ebu'l Yeser'e, 'Onu sıkı tut, zira annesi varlıklı birisidir. Belki sana (yüksek bir) fidye verir.' dediğinde, Ebu Aziz, 'Ey Kardeşim, benim hakkımdaki tavsiyen bu mudur?' dedi. Musab ona, 'Benim kardeşim odur, sen değilsin!' diye cevap verdi." Bedir, Uhud, Ahzab, Mekke'nin fethi; imanla küfrün savaşı olduğu gibi asabiyetle (kan bağı) din kardeşliğinin savaşıdır. Kan bağıyla birbirine bağlı olanların hiçbir ilke gözetmeden birbirine sahip çıktığı bir toplum, İslam'ın dokunuşuyla din kardeşini asabiyete tercih etmeye başlamıştır... Artık onlar din kardeşleriyle aynı safta, öz kardeşleriyle savaşıyor; şirkin karşısında tevhidi, kan bağının karşısında din kardeşliğini yüceltiyorlardı. Din; insana neye inanacağını ve nasıl amel edeceğini gösterdiği gibi, nerede durması gerektiğini de gösterir. Nerede, kimin safında ve kime karşı... "Sizin dostunuz ancak Allah, Resûl'ü, namazı kılıp zekâtı veren ve rükû eden mümin kimselerdir." 5/Maide, 55
Sayfa 522 - Tevhid basım yayın
·
383 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.