Ölüm ölüm neredesin!
Bilinçli ve bilinçsiz arasında bir birsam haliyle, zaman ve mekandan el etek çekmiş tekinsiz çarpık bir girdabın içine uzanan , yoğun bir haletiruhiyesi olan canlı, yaşayan bir kitaptır, Kör Baykuş. Bu yoğun duyguların arasında hayatın anlamsızlığı, anlam ve güzellik arayışının getirdiği bunalım ve karaltılı düşünceler, ifrit gibi çepeçevre sararken, ölümün, hissizliğin tek kurtuluş olduğunu hatta ölümün düşüncesi ve ölündükten sonraki hissizliği sürekli tasavvur etmesi bile bir haz bir zevk hali alır. Zamansız bu düşüncelere en iyi eşlik eden ise afyondur. Afyonun vereceği latif duygulardır. Ki afyon içilmese de kitap baştan sona birsam halindedir canlıdır adeta.
"Kendimi bütün ruhumla unutmanın uykusuna
bırakmak istiyordum. Unutmam mümkün
olsaydı, unutmak sürekli olsaydı, gözlerim
kapansaydı da azar azar uykunun ötesine,
mutlak hiçliğe gömülebilseydim, varlığımı
artık hissedemez olacağım noktaya
varsaydım bir mürekkep damlasında, bir
musiki ahenginde ya da renkli bir ışında erir
giderdim ve sonunda dalgalar ve şekiller öyle
büyürlerdi ki, hissedilemezin içinde silinir,
yok olurlardı. O zaman dileğime kavuşurdum."
"Hayallerim, düşüncelerim yeryüzü nesnelerinin
ağırlık ve bağlarından kurtuluyor, sessizlik ve
huzur göklerine yükseliyordu. Bir yarasanın
yaldızlı kanatlarına koymuşlardı da beni, boş ve
parıltılı bir dünyada engelsiz yasaksız uçuyordum
sanki. Öyle derin ve keyifli bir haldi ki bu,
ölümün verebileceği keyif, onun yanında pek
küçük kalırdı."
Öyle ki afyonun verdiği haz ölümün önüne geçmiştir. Ölüm böylesine bir hazza dönüşmüştür.
<<< Ölüm, ölüm neredesin. >>>
Sayfalarda ilerlerken zihinde bir yere oturmaz eylemler ve karakterler. Oturmadığı için de okurda sanki afyon içmiştir. Ne olduğunu anlamaya çalışır, karakterler iç içe geçer, değişir ve dönüşüm halinde ilerler hepsi.
Bu yazdığım çıkarımların çoğu içinden çıkılamayan bir döngüde devam eder.
Ben bu anı daha önce yaşamıştım dediğimiz dejavu hissine kapılır dururuz.