Gönderi

64 syf.
·
Puan vermedi
Ahmed Arif diyince akan sular duruyor benim için… Doğu insanına olan hayranlığım başka ve Ahmed Arif’i bu kadar sevmemin en büyük etkenlerinden olduğunu düşünüyorum. Bu derece az şiirle büyük bir şair olmak anca Ahmed Arife yakışırdı. Bütün dizeleri bütün cümleleri beni en içten duygularla etkilemiştir, çok geç tanıştım Ahmed Arif’le bu durum beni üzüyor açıkçası. Haydar Ergülen şöyle yorum yapmış üstada “Ahmed Arif şiiri bir alfabe gibidir, ya da sözlük. Nev’i şahsına münhasır da denilebilir.” sonra devam etmiş “Umut, belki en çok Ahmed Arif şiirinde umuttur.” Haydar Ergülen’in yorumuna katılıyorum çünkü Ahmed Arif’in içindeki umudu eminim bütün okurlar hissediyordur. Karşılık bulamadığı aşkına yıllarca sadık kalmıştır ve bir umut beklemiştir onu, hatta mektup yazmayı bıraktıktan 20 yıl sonra Leyla Erbil’e “eski sevgiliye” adlı başlığıyla son bir mektup göndermiştir. “Terk etmedi sevdan beni, Aç kaldım, susuz kaldım, Hayın, karanlık gece, Can garip, can suskun, Can paramparça… Ve ellerim, kelepçede, Tütünsüz, uykusuz kaldım, Terk etmedi sevdan beni…” Doğu kültürünü şiirlerinden eksik etmeyen şaire büyük hayranlık duyuyorum, şiirlerin içinde geçen kelimeler olsun bana buram buram memleketimi anımsatıyor. Ahmed Arif’e yazacaklarım buraya sığmaz, Arif’le tanışmayan varsa mutlaka okumasını öneririm. Dergide bir çok yazı daha var ama ben özellikle Ahmed Arif’e değinmek istedim. Şimdiden İyi Okumalar Dilerim…
Masa Dergisi - Sayı 35 (Aralık 2019)
Masa Dergisi - Sayı 35 (Aralık 2019)Masa Dergisi · Masa Dergisi Yayınları · 2019309 okunma
·
268 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.