Belki de lavantaların tatlı kokusu büyülemişti bedenimi.
Bilemiyorum.
Acının keskin kokusu genzimi yakıyordu; ah, evet onu hissedebiliyordum ancak acı içinde miydim yoksa acı mi içimdeydi?
Bilemiyorum.
Tekrar bilinmezlik. Korkutucu, derin, dibi görünmeyen şu mahzen.
Ondan kurtulmanın bir yolu yoktu, var mıydı?
Bilemiyorum.
Öyleyse kabullenmeliydim; kabullenecektim. Tüm benliğimle dünyaya kucak açacak, bilinmezliği zihnimin kıvrımlarına gömecektim.
Ah, evet. Bundan sonra umrumda değil, umrunda değil. Yalnızca bırak gitsin, bırak gitsin.