Gönderi

96 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 saatte okudu
Tolstoy, 1828 doğumlu Rus yazardır. Babası kont olan Tolstoy, varlıklı bir ailenin çocuğudur. Gençliğinde, Hukuk Fakültesi de dahil olmak üzere üniversitenin farklı bölümlerini okumaya başlamış ancak tamamlamamıştır. Gençlik yıllarında Aydınlanma Devri’nin mimarlarından olan Voltaire’den etkilenmiştir. Ardından Rus ordusuna yazılan Tolstoy, Türk tarihine adını bu sıralarda yazmıştır. Kırım Savaşı’na katılan büyük yazar bu savaşta tophanede çalışmıştır. Askerlikten sağlık sorunları nedeniyle ayrılan yazar, önce memleketine ardından Avrupa’nın pek çok şehrini ziyaret edip burada edebiyatın mihenk taşlarını oluşturmaya başlamıştır. Duyarlı bir yazar olan Tolstoy, o dönemlerde dünyanın ve halkının sorunlarına sırt çevirmemiş, kitaplarında bunları incelikle işlemiştir. Savaş ve Barış, Anna Karenina, Çocukluğum, Hacı Murat adlı eserleri en tanınan eserleridir. Seksen iki yaşında zatürreden hayatını kaybeden büyük isim, dolu dolu yaşamıyla bugün bizlere edebi miras bırakmıştır. İtiraflarım, Tolstoy’un 1882’de kaleme aldığı bir eserdir. 100 sayfa uzunluğunda olup on altı bölümden oluşmaktadır. Bu bölümlerde okuduğumuz satırlar yazarın kendi iç diyaloğu gibidir. Hayatı boyunca kendini arayan Tolstoy, İtiraflarım adlı eserinde hem kendine hem de inancına yönelik sorularını yanıtlamaya çalışmıştır. Dönemin siyasi ve dini algısı sebeplerinden kitap; yazarın inanç eleştirileri nedeniyle yasaklanmıştır. Kitabın birinci bölümünde Tolstoy; inancın ve inançsızlığın arasındaki farka değinerek aslında inancın hayatta hiç yer etmediğine dair görüşler bildiriyor. İnsanların hayatları boyunca almış oldukları dini eğitimin getirdiği vazifeler, zamanla evrimleşerek diğer insanlardan üstün ve farklı olmak için yapılır hale geldiği açıkça belirtilmektedir. İkinci bölüm, gençlik zamanlarında ortaya çıkan bir şüphenin, kendisinde aydınlanmaya yol açtığını ve bu aydınlanmanın dinin hiçbir vecibesine uymaksızın tamamen kişisel hırs ve ihtirasın sonucu olduğunu fark etmesiyle devam eder. Üçüncü ve dördüncü bölümde, yazar hayatını şekillendiren sorulardan yakınmaktadır. Zira bu şekillendirmeler fikrini, yaşayış tarzını sorgulamasına ve rahatsız olmasına sebep olmaktadır. Hayatın anlamını bulmaya yönelik düşünceleri aslında onu hayattan koparmaktadır. Yaşamda gerçek tek bir şey vardır; ölüm. Geri kalan her şey ise ölümün acı gerçeğini hafifletmeye çalışan sahte mutluluklardır. Beşinci ve altıncı bölümde yazarın bahsettiği konu yine arayıştır. Yaşının ilerlemesi ile birlikte sorduğu soruların derinliğini arttıran ve bu derinlikten zihnini kurtaracak bir cevap bulamayan Tolstoy, zihinsel çaresizlik yaşamaktadır. Bilimin açıklamakta yetersiz kaldığı “Neden?” sorusunu felsefeye sormuş ancak tatmin olamamıştır. Belirsizlik ve bilinmezliğin ortasında bir anlam ararken karar verdiği düşünce; hayatın anlamsız, ölümün ise kurtuluş olduğudur. Yedi, sekiz ve dokuzuncu bölümlerde yazar kayıptır. Felsefeden istediği cevabı alamayan yazar, gözleme başvurmuştur. Toplumun görünmez sınıflara ayrıldığı inkâr edilemez bir gerçektir ve Tolstoy gözleme kendi sınıfından başlamıştır. Tecrübelerine dayanarak dört hayattan kaçış yöntemi ortaya koymuş ancak sınıfının bu kaçış yöntemlerinin her birini görmezden geldiğini hatta hayat üzerine bir sorgu yapmadıklarını görmüştür. Eğitimli-eğitimsiz, yaşlı ya da genç herkesin inanç sahibi olduğunu, sorgulamasalar bile bu inancın yaşamı katlanabilir hale getirdiğini fark etmiştir. Beşinci ve altıncı bölümde yazarın bahsettiği konu yine arayıştır. Yaşının ilerlemesi ile birlikte sorduğu soruların derinliğini arttıran ve bu derinlikten zihnini kurtaracak bir cevap bulamayan Tolstoy, zihinsel çaresizlik yaşamaktadır. Bilimin açıklamakta yetersiz kaldığı “Neden?” sorusunu felsefeye sormuş ancak tatmin olamamıştır. Belirsizlik ve bilinmezliğin ortasında bir anlam ararken karar verdiği düşünce; hayatın anlamsız, ölümün ise kurtuluş olduğudur. Yedi, sekiz ve dokuzuncu bölümlerde yazar kayıptır. Felsefeden istediği cevabı alamayan yazar, gözleme başvurmuştur. Toplumun görünmez sınıflara ayrıldığı inkâr edilemez bir gerçektir ve Tolstoy gözleme kendi sınıfından başlamıştır. Tecrübelerine dayanarak dört hayattan kaçış yöntemi ortaya koymuş ancak sınıfının bu kaçış yöntemlerinin her birini görmezden geldiğini hatta hayat üzerine bir sorgu yapmadıklarını görmüştür. Eğitimli-eğitimsiz, yaşlı ya da genç herkesin inanç sahibi olduğunu, sorgulamasalar bile bu inancın yaşamı katlanabilir hale getirdiğini fark etmiştir.
İtiraflarım
İtiraflarımLev Tolstoy · Antik Kitap · 201623,2bin okunma
··
225 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.