Devlet geri çekilmez, yerleşmesine katkıda bulunduğu yeni koşullara boyun eğer. Global finansın politik inşası bunun en iyi kanıtıdır. Devletin imkânları sayesinde ve genellikle fazlasıyla geleneksel bir retoriğe (“ ulusal
çıkar” , “ ülke güvenliği” , “ halkın iyiliği” , vs.) göre, yönetimler, kendilerinin
de istedikleri bir rekabet ve kendilerinin inşa ettiği global bir maliye adına,
şirketlerin yararına ve kendi ülkelerinin ücretlileri aleyhine politikalar sürdürürler. IMF, DTÖ, OECD ya da Avrupa Komisyonu gibi uluslararası ya da
hükümetler arası örgütlerin büyüyen ağırlığından söz edildiğinde, bu örgütlerin denetim, rapor, buyruk ve direktiflerine pasifçe boyun eğmiş gözüken yönetimlerin aynı zamanda aktif olarak da taraf oldukları unutulmaktadır. Neoliberal disiplin, nüfusun büyük bir bölümüne sosyal gerilemeler dayatırken
ve gelir transferini en zengin sınıflara doğru örgütlerken, sanki bütün yaşam
alanlarında rekabet kuralının yerleşmesini sağlayarak sosyal ve eğitimci devletin parçalanmasının sorumluluğunu başka mercilere yıkmayı sağlayan bir
“ maskeleme oyunu” varsayıyor gibidir.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan büyük uluslararası kurumlar
(IMF, Dünya Bankası, GATT) yeni neoliberal normu dayatmamn belli başlı
taşıyıcıları olmuştur.
Sayfa 327 - İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.