Bir aydın, hiçbir vakit halk adamı kertesinde mutlu olamıyordu. Her şeyde ideal biçim araması, onu sonsuz çakır dikenliklerine doğru itiyor, orada her yanından kan damlayan varlığıyla yalnız başına kalıyordu. Oysa, halk adamı daha pratikti. Eline geçenle yetinmesini, onu hemen mutluluk öğesi durumuna getirmesini biliyordu. Bir sağduyusu vardı.
Sayfa 66 - Tekin Yayınevi, Şubat 2007