Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

127 syf.
·
Puan vermedi
DİPÇE : Morrison'u; ırkçılığa ve köleliğe yaklaşımının yanı sıra kendi ırkını tarafsız eleştirisiyle  ve yalın bakışıyla tanırız. Bu anlamda daha lirik daha etnik kurgu ve üslupla karşımıza çıktığı eserlerinden bahsetmek mümkün. Yuva'da ise ırkçılığa, köleliğe veya kendi toplumuna çevirdiği projektörün biraz dışında,  bir yere ait olma mefhumuna kritik bir seyahate çıktığını söyleyebilirim. Olaylar 1950'li yıllarda Kore Savaşı zamanına denk geliyor. Ana karakter Frank, yaşadığı yerden Georgia( Güney eyaletidir)  o denli sıkılır ki buradan kurtulmanın yolunu savaşa gitmekte bulur aynı mahalledeki iki arkadaşıyla özgürleşmenin ilk adımını atarlar bu adım ölümün içine olsa bile. Aynı çırpınmayı Frank'ın kardeşi Cee'de de görürüz. Onları özgürleşmeye iten bulundukları yerin sığlığı ve ailedeki bireylerin tutumudur. Fakat bu iki kardeşin sadakati ve iyileşme ihtiyacı onları gittikleri yerden dönmeye mecbur edecektir. Eserin konusunu ve kişileri analiz etmenin ötesinde doğrudan şiire yönelmeme açık bir davetiye niteliği kazanan epigrafı okuduğumuzda Morrison'un kaygısı daha anlaşılır olmaktadır. Kimin evi bu? Kimin gecesi Işıkları dışarıda bırakıyor böyle? Söyle, bu ev kimin? Benim değil. Ben başka bir evin hayalini kurdum Daha sevimli, ışıl ışıl. Boyalı kayıkların geçtiği bir göle, Bana açılan kollar kadar geniş tarlalara bakan. Bu ev yabancı. Gölgeleri yalancı. Anlat o zaman, söyle, Neden kilidi anahtarıma uyuyor? Şiire baktığımızda ve eser bağlamında incelediğimizde coğrafya ile kimlik arasındaki birbirini anlamlandıran bağı görürüz. Georgia, Frank ve ailesinin köklerinin olduğu yer değildir. Oraya bir gece sorgusuz sualsiz sürülmüşlerdir. Sürgün kavramı köksüzlük hissiyle travmalar yaratır, nitekim aile Georgia'yı yurt edinmek için durmadan çalışmış sevgiden ödün vermiştir. Cee,  bu sürgün esnasında doğmuş, yerinden koparılma ve bir daha kök salamama travmasını istemsizce belleğinde büyütmüştür. Bu bilinçaltı ona bambaşka yerlerde mutlu olma düşünü yaşatır. Gittikleri yerlerden eksilerek dönen kardeşler, kendilerini bir zamanlar boğan mekanda, hayata tutunmanın kıyısında kalırlar. Frank, savaş sırasında yaşadıklarından dolayı travmatik stres bozukluğu yaşar, sanrıları vardır ve alkole sığınmıştır.Öykünün başında onu bir akıl hastanesinde buluruz. Cee' de kandırıldığı bir ilişkinin ardından sefil olur; ırk ve genler üzerinde deneyler yapan bir doktorun elinde annelik şansını yitirir. Bu ciddi yitimler onları kaçtıkları vatanda bir araya getirir. Bu eve dönüş, köke dönüş hikayesi yuva orjininde lirizmi yükseltir. Günümüzle ilişkilendirgimizde kimlik ve kök  kavramının artık  sabitlikten beslenmediğini söyleyebiliriz.Sınırların kalktığı, küreselleşen dünyada aitlik duygusu yerini maddesel güçlere devretmiş, bu gücün hissedildiği yer,  kimlik ve kültüre yuva olmuştur. Eseri bu anlamda anlatıldığı döneme uygun okumak gerekir. Ev, yuva kavramı Morrison'un değişen zamana karşı tavrını da göstermektedir. Şiirin sonundaki " ev yabancı,  gölgeler yalancı fakat neden kilidi anahtarıma uyuyor? " dizesinde uzaklarda aranan özgürlüğün;  insanın  köklerinde saklı olduğunun zarif sorgulaması yapılır. Belki de bu ağırlıktan kurtulmanın ve teslim olunması gerektiğinin ihtarıdır. Aidiyetin mekanı aşıp zamanla ilişkilendirildiği günümüzde, ev ( kök) bilincinin yük olmaktan kurtulup gerçek mahiyetine,  korunaklı iyileştirici gücüne sığınmayı tercih edenlere... Kendime... Keyifle okuyun, esen kalın.
Yuva
YuvaToni Morrison · Sel Yayıncılık · 2021199 okunma
·
1.150 görüntüleme
Gncokuyor okurunun profil resmi
Öncelikle okuduğunuz için teşekkür ederim Ferhat Bey. İncelememin açık ve anlaşılır olmadığı sonucuna varmak alınganlığını göstermeyeceğim elbette:)) havada kalan sorular tam da bu kitabı okumanız yönünde doğru yakalanmış noktalardır. Bu anlamda ikimiz de doğru yoldayız:) Şöyle ifade edeyim konu özeti geçmek istemedim bunu bazı eserlerde yapıyorum. Ama sorulara yine de yanıt vereyim.Spoiler içerse de...1950'li ve önceki yıllar ırkçılığın had safhada olduğu, tuvaletlerin dahi ayrıldığı aşağılanmanın yükseldiği zamanlar.Güney tarafı biliyorsunuz siyahi köleleri kullanmak suretiyle bir ekonomi politikası gülüyorlar... Karakterlerin özelinde ise üvey babaanne çocuklara göz açtırmıyor. Çocuklar bir gelecek düşünemiyorlar burada
Gncokuyor okurunun profil resmi
Bir de 1950'li yıllarda Irk Islahı hareketi adı altında bir ırkı zayıflatma adına deneyler yapılıyor. Tabii ki bu ırk siyahi ırktır. Zenci kadınların rahimlerini alıp beyaz ırkla etkileşimini azaltmak ya da siyahi ırkı yok etmek amaçlı...Kurbanlardan biri de Frank'ın kardeşi
Bu yorum görüntülenemiyor
Akıl Fikir Gezegeni okurunun profil resmi
Az önce bitirdiğim
Colson Whitehead
Colson Whitehead
Yeraltı Demiryolu
Yeraltı Demiryolu
kitabinda da bu konu geçiyordu 🤷🏻‍♂️ Fakat tarih 19. yy'dı
Gncokuyor okurunun profil resmi
Siyahiler için zaman çok yavaş aktığı gibi değişim de aynı yavaşlıkta yaşanmış. Özgürlük duygusu insan var oldukça olanca gücüyle belirmeye devam edecek... Madden ve manen.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.