Dil ve anlam ilişkisi içerisinde okunan eserden çok, bu ilişkiden daha önemlisi yazarın kullandığı kavramların lugat, terim ve fenomenolojik olarak bilinçlerde ne anlama geldiğini, nasıl etki bıraktığını bilmekte bir o kadar mühim. Çünkü eser üzerinden yapılmaya çalışılan aklî çıkarımlar, kavramlara dair tasavvurlar bilinmeyince bizde oluşan bilgiler görünüşte aklîyattan sayılan vehmî bilgileri meydana getirebilir ki bu ise bize gelen bilgiye dair kesinlikli olarak konuşmamıza aklî bilgi olmadığı bilmediğimiz halde vesile olur. Vehmî bilgi somut olana dair kesin çıkarımlara götürebilme potansiyeline sahip olsa bile kavramlar salt ve soyut olarak yazarın kullandığı mânâlar üzerinden ve kullanılan mânâlar fenomenolojik olarak farklılık gosterebileceğinden aklî çıkarımın doğru olacağı şekilde kavranması gerekir. Çünkü aklı, vehmî bilgiden üstün kılan şey soyut olana dair tasavvurlarımızı mümkün kılması, bu mümkünlük içerisinde de anlaşılması gereken ile anlaşıldığı sanılan arasındaki farkı ise bu aklî-vehmî bilgi arasındaki bilgi farkı ortaya çıkar.