Ey kalbler, ey ruhlar, ey insanlar, ey cinler, ey, muradı Allah olanlar! Allah'in kapısına geliniz! Kalb ayaklarınızla Allah'a koşunuz. Takva ve tevhid ayaklarınızla Allah'a koşunuz. Ma'rifet ve yüksek derecedeki takvanızla Allah'a koşunuz. Dünyadaki zühdünüzle Allah'a koşunuz. Ahiretdeki zühdünüzle Allah'a koşunuz. Allah'dan başkasından alakanızı kesmiş olma zühdü ile Allah'a koşunuz... İşte tasavvuf erbabının meşgalesi budur. Hak Erenlerinin meşgalesi budur. Onların bütün düşüncesi halkın ıslahıdır. Onların bu hususdaki himmet ve gayreti, Arş-ı Aladan taaa yeryüzüne kadar bütün yere göğe şâmildir... EY OGUL! Nefsi ve hevayı kendinden defet. Nefsânî hevâî duygulardan sıyrıl. Tasavvuf erbabının ayakları altında bir zemin (yer), avuçları içinde de bir toprak ol. Aziz ve Celil olan Allah; ölüden diriyi, diriden de ölüyü çıkarır. Nitekim İbrahim aleyhisselâmı, küfür üzere ölmüş ebeveyninden vücuda getirmişdir. Mümin, hayât sahibidir diridir. Kâfir ise ölüdür. Tevhid erbabı (muvahhid), hayat sahibidir, diridir. Müşrik (put perest, Allah'a eş ortak tanıyan) ise ölüdür. İşte bunun içindir ki, rivayet edilen bir kelamında, Aziz ve Celil olan Allah şöyle buyurur: Benim mahlûkatımdan ilk ölen İblis'dir. " Bu kelamı ile, şânı yüce olan Allah şöyle buyurmuş oluyor: Iblis, Bana isyan etdi. Neticede günahkarlıkla öldü. Bu zaman, âhirzamandır. Nifak çarşısı açılmışdır, yalan çarşısı açılmışdır. Ey ahali; münâfik, yalancı, deccal.... kisilerle oturmayınız! Yazık sana ki, nefsin münafikdir yalancıdır, kafirdir, facirdir, müşrikdir. Böyle olduğu halde sen onunla nasıl oturuyorsun? Ona muhalefet et, asla muvafakat etme. Onu bağla, asla salıverme. Onu hapset, zin dana at. Kendisine, ancak zarûrî olan haklarını ver. Fazla verme. Onu mücâhedelerle kahret, itaat altına al!.... Hevâya gelince, onun da sırtına bin. Onu asla başıboş bırakma. Eğer böyle yaparsan bil ki o sana biner. Mizâç - tabiat ile asla sohbetdaş olma. Zîrâ o, henüz aklı olmayan bir tıfıldır. Düşün bir kerre, henüz aklı gelişmemiş bir sabiden herhangi bir şeyi nasıl öğrenebilir, onun söylediğini nasıl kabul edebilirsin?... Şeytan ise senin de, baban Ådem aleyhisselâmın da düşmanıdır. Öyleyse onunla nasıl oturur, onun söylediklerini nasıl kabul edersin? Seninle onun arasında bir kan da'vası vardır, eski bir düşmanlık vardır. Ondan aslâ emîn olma. Zîrâ hiç şüphe yok ki, O, senin babanın da ananın da kaatilidir.