Gönderi

320 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
DEMİR ÖKÇE-kitap yorumu
Jack London’dan okuduğum 4. Kitap olur kendileri. Distopya türünün kökeni, babası olan bu eserin konusundan bahsedecek olursam; Ünlü bir tarihçi bir elyazması bulur. Bu elyazması döneme 2. İşçi ayaklanmasının öncülüğünü sağlayan Ernest’in karısı tarafından, o idam edildikten sonra yazılmıştır. Elyazması, o dönemdeki demir ökçe (yani yönetenler, zenginler) ve işçi sınıfının savaşını, 2. Ayaklanmayı, o dönemin bütün acımasızlığını, gerçek yüzünü gözler önüne seriyor. Öncelikle yazım tarzı olarak o zamanlara göre inanılmaz orjinal ve farklı bir tarzı bardı eserin. Jack London nasıl bu şekilde yazmış, aklına nasıl gelmiş hiç bilmiyorum ama ilk başlarda anlamakta çok zorluk çektim. Konusunu okumamıştım ve bodozlama dalmıştım kitaba. Olayları gerçek zannettim ve açıp okuduğumda aslında öyle olmadığını, yazım tarzının çok ilginç olduğunu anladım. Roman karakteri tarihçinin kitap haline getirdiği elyazmasını, Ernest’in eşi ağzından okuyoruz. Kitabın başındaki özsöz de bu yüzden aslında romana dahildir. Gerçekten çok başarılı bir anlatım tekniği. Ben çok beğendim ve başarılı buldum. Gerçekten distopyanın babası dedikleri kadar var diyebilirim. Özellikle son kısımlarında bunu iliklerime kadar hissettim. Başlarda biraz Ernest’in felsefik konuşmasıyla (karısıyla tanışmasının anlatıldığı kısım) başlaması beni korkuttu. Bütün kitap bu şekilde Ernest’in felsefik ,işçi hakları hakkında konuşmasıyla doku sandım. Ama öyle değilmiş allahtan. Başlarda konuyu ve tarzını da çözemediğim için sıkılıyor gibi oldum ama 30 sayfadan sonra içine girdim. Ernest’in anlatmaya çalıştığı şey, verilen mesajlar, işçi sınıfının durumu, demir ökçenin tüm gerçekçiliğiyle aktarımı çok başarılıydı. Şuanda bile bu durumdayız aslında. Demir ökçe tepemizde. Okurken dönemimizden izler bulmak insanı ürkütüyor (aynı 1984 gibi, orwel da zaten bu eserden esinlenmiş). Genel hatlarıyla kitabı beğendiğimi söyleyebilirim ama diğer Jazk London eserleriyle kıyaslandığında Martın eden ve beyaz dişe göre daha az sevdim. Onlar benim için çok daha önde. Ernest’in düşüncelerini savunuşu, karısı da dahil olmak üzere üst sınıflardaki insanlara gerçekleri göstermesi ve onların da her şeyi anlayıp düşüncelerini değiştirmesi çok etkileyici ve güzeldi. Sadece bazı yerlerde konuşmalar, tarihi olayların çok detaylı anlatımı beni sıktı. Bu yüzden bazen kitaba ısınamadım. Daha çok ikili diyalog olsa daha hızlı ilerleyebilirdi o kısımlar. Ama bazı bölümlerde uzun uzun anlatımlar, açıklamalar vardı. Onun dışında akıcıydı. Özellikle sonu.. Son 50 sayfa akıp gitti. Aşırı akıcıydı. Bir anda cehennemin içine düşmüşsünüz gibi hissettiriyordu. Çok gerçekçiydi. En son ki bölüm beni şaşırttı böyle değişik tarzda bitmesini hiç beklemiyordum. (Ön söz de bahsedilmesine rağmen) Jazk London’la henüz tanışmadıysanız bu eser tanışma eseri olarak doğru değil bence. Ancak kitap gerek konusuyla gerek aktarımıyla gayet güzeldi ve özellikle Jack London’un düşüncelerini daha da anlamak tanımak için , dönemimizden izler bulmak için çok güzel bir eser. Distopya seviyorsanız özellikle.
Demir Ökçe
Demir ÖkçeJack London · Can Yayınları · 201914,8bin okunma
·
110 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.