Arkadaşlar merhaba!
Dosto'dan okuduğum ilk kitap. Ama aslında ilk değil. Suç ve Ceza'ya belki 25-30 sene önce başlamış ama dayanamayıp yarım bırakmıştım. Neyse ilk kitap bu diyelim (Suc ve cezayı mutlaka okuyacağım - lns.).
Almancaya Die Sanfte, yani yumuşak kız, türkçeye uysal kız diye tercüme edilmiş.
Ustalık dönemi bir eser, bildiğim kadarı ile ve Victor Hugo'nun Bir idam mahkumunun son günü hikayesinden esinlenerek yazılmış. Hemen göze çarpıyor mahkumu okuduysaniz bu durum zaten. Yani hikaye bir monolog. Okuyucu ikinci şahıs olarak dahil edilse de ara ara, genelde kendi kendine düşünen ve konuşan, aslında anlatıyorum derken anlama gayreti içerisinde olan bir adamın dramı.
Spoiler olmayacak, hikaye sondan başlıyor. Mekan: adamın iki odalı evi, sahne: masada bir ölü, yani intihar etmiş genç eşi. Ve tabi kamera önünde ne olduğunu anlatmaya çalışıyor gözüken, ama aslında bizimle birlikte kendisi de anlamaya çalan bir... evet bir... ama ne.
Bir zalim? Bir mazlum? Bir hasta? Takdir okuyucunun.
Benim zihnime düşen aksiom; hastaysan evlenme. Yani ruh halin düzgün değilse, istediğin kadar yalnız ol. Yalnızlığın giderilmez, çünkü anlaşamazsın. Kahrın çekilmez, bir kabusa dönersin ve dolayısıyla senin hayatın da kabus olur. Yapmayın. Evlilik rehabilite kliniği değildir. Hastaysanız, eş de düzeltemez sizi, çocuk da. Ancak cehenneminize yeni odun almış ve atmış olursunuz. Siz daha çok harlanırsınız, ve sizinle birlikte ikinci, üçüncü, dördüncü şahısları da yakarsınız.
Ruhen ve bedenen sağlıklıdır raporu olmadan veya en azından şusu vardır diye tescillenmeden, karşı taraf kime vardığını bilmeden gerçekleşmese keşke evlilikler.
Kısa ama çarpıcı ve sürükleyici bir hikaye okudum. Suç ve cezadaki ruh haline büründüm yine ama bu sefer ben daha güçlüydüm sanırım.
Iyi okumalar...