BİR GECE
Ondört asır evvel, yine böyle bir geceydi.
Kumdan, ayın ondördü, bir öksüz çıkıverdi!
Lâkin, o ne hüsrandi ki: Hissetmedi gözler,
Kaç bin senedir halbuki bekleşmedelerdi!
Neden görecekler? Göremezlerdi tabiî;
Bir kerre, zuhûr ettiği çöl en sapa yerdi,
Bir kerrede, mâmûre-i dünya, o zamanlar,
Buhranlar içindeydi, bu günden de beterdi.
Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta;
Dişsiz mi bir insan, onu kardeşleri yerdi!
Fevzâ bütün âfâkını sarmıştı zeminin. Salgındı, bugün Şark'ı yıkan, tefrika derdi.
Derken, büyümüş kırkına gelmişti ki öksüz,
Başlarda gezen kanlı ayaklar suya erdi!
Bir nefhada insanlığı kurtardı o Ma'sum,
Bir hamlede kayserleri, kisraları serdi!
Aczin ki, ezilmekti bütün hakkı, dirildi:
Zulmün ki, zevâl aklına gelmezdi geberdi!
Alemlere rahmetti evet şer-i mübini,
Şehbâlini adl isteyenin yurduna gerdi.
Dünya neye sâhipse, O'nun vergisidir hep;
Medyün ona cemiyyeti, medyun O'na ferdi.
Medyundur o mâsûma bütün bir beşeriyet...
Yâ Rab, bizi mahşerde bu ikrar ile haşret.
Hilvan 11 Rebbiülevvel 1347 (28 Ağustos1928)