Bir kitap tek bir paragrafla okuyucuyu kendisinden soğutabilir mi?
Alice Miller tarihî birkaç karakterin çocukluk ve aile yaşantılarından bilgiler vererek o kişilerin yönelim ve kişilik özelliklerinin nasıl şekillenebildiğini örneklerle anlatıyor. Çocukluk travmaları, çocuklukta maruz kalınan ve yetişkin gözünden önemsiz, çocuk gözünden dönüm noktası olarak görülebilen olaylar her zaman ilgimi çekmiş; insanlara yaklaşırken, onları anlamaya çalışırken aklımın bi köşesinde hep yer etmiştir. Fikrimce Hitler ile kısa bir an için empati kurmak ona hak vermek değil, onun yaralı çocukluğunu anlamak ve yetişkinlikteki davranışlarını temellendirmek olur. Kitap, bunu yapabilmesi açısından başarılı. Ancak sonlara doğru yazarın evde doğumu hastanede doğuma tercih etmesi, bebeğin sağlığı için yapılan tıbbi müdahaleleri bebeğin duygularının görmezden gelinmesi olarak anlatması tam bir saçmalık. O halde bırakalım bir adet k vitamini iğnesiyle engelleyebildiğimiz yenidoğan kanamaları-ki bu kanamalar beyinde olursa hastada bir engel gelişmesine hatta ölümüne yol açabilir- ev ortamında olsun ve bebek duygularına hiç müdahale edilmeden özgül doğum aurasıyla öteki tarafa uğurlansın. Doğum travmalarına acil müdahale edilmeyi yazar yenidoğanın doğumda hissettiklerini baskılamak olarak yorumlamış; nefessiz kalan bir yenidoğana dokunmamak onu ölüme terketmek oluyor yalnız Alice. Bu kitabı yazacak kadar yeteneği olan birinin bilim düşmanı olmasını ve bilimi duygu düşmanlığı ile itham etmesini hayretle okudum. Evet, bir kitap tek bir paragrafla okuyucuyu kendisinden buz gibi soğutabilir.