Gönderi

Bilimi bizi ham yapmaya azmetmiş bir öcü gibi öğrenen, öyle öğretilen daha doğrusu, bilim adına tüm bildiklerini İnstagram ve Twitter rivayetlerinden ve internet efsanelerinden klonlamış, Google'ın kıyı-köşe, ikinci sınıf forum ve sitelerinden ne duyduysa balıklama atlayan... Pasaj arasına iki-üç Latince terim serpiştirip, biraz hamaset, biraz Olimpos'a direniş başlatmış Amazon savaşçısı adrenali katıp, biraz "Tekbiiiir, ileri!” modunda sanal cihad simülasyonları üfleyip, cümleleri biraz ayet-hadisle cilalayıp da toptancı ve körü körüne bilim fobisini din soslu servisleyen herkesi itimad edilebilir bilim otoritesi zanneden, ömrünce laboratuvar görmediği hâlde laboratuvarlara mobese yerleştirmiş de tüm prosese bizzat tanık olmuş gibi bir netlikte büyük büyük puntolarla boyundan büyük cümleler savuran, bilmediği sularda sosyal medyanın verdiği cahil cesaretiyle yüzen, dünyanın baron patronlarına karşı üçüncü dünya ülkelerinin hazin kaderinin mağdur edebiyatı dışında hiç bir aksiyon alamayan, baştan ayağa problemleri sayıp dökmeye fokuslanmış, ama çözüm üretmek için agresiflik ve saldırganlık dışında en ufak bir kımıldanış dahi göstermeyen, sadece ama sadece çene aktivitesi ve parmak-klavye teması konularında ihtisas yapmış distopya ve felaket tellallığı Müslümanlığı. Bu kardeşlere "E hadi buyrun o hâlde. Madem ki bilim insanlarının hepsi Holywood'un kötü kahkahalı, tıknaz, sinsi ve acımasız tiplemeleri türünden; hadi bilimi bu vampirlerin elinden kurtaralım. Mademki; bu adamlar bizi domuza, maymuna, robota, mankurta çevirmek isteyen zombi gulyabaniler; hadi kalkın o vakit, laboratuvarları başlarına geçirecek hamleler yapalım, ellerinde tehlikeli bir oyuncağa dönüşmüş olan bilimi bu azı dişlilerden alalım. İnsanlığın hayrına bunların şerre çalışan çarklarını durduralım." dediğimizde modları; "Oturun yahu, Resûlullah fitne zamanı keçileri alıp dağlara çekilmemizi söylemiş. Ne Müslümanca bilimi, ne helal üretimi. Dağda kekik toplayıp, mağaralarda ateş yakıp metropollerden uzaklaşalım gerekirse. Kıyamet kopacak nasılsa, Deccal ortalığı herc ü merc ve kaosa sürükleyecek nasılsa. Olacak bunlar yani, organik ürün şirketlerinden bitkisel ürünlerimizi alıp, dizimizi kırıp akıbetimizi bekleyelim helalinden." dercesine yenilmişlik ve yergi psikolojisinde karar kılmış. Sosyal medyada her gün "Deccal ufukta göründü, Deccal şehre girdi, Deccal mahalle aralarına daldı, Deccal dün akşam medyayı ele geçirdi, bugün öğlen siyasetçileri hipnotize etti, yarın ikindi basın açıklaması yapacak." demek kadar komik ve acınası bir tarzda Hollywood'un şehri harab eden dev yaratık animasyonlarını zihinlerde canlandırırcasına, adetâ olay yerinden naklen Deccal canlı yayını yaparcasına koordinat vererek; yarı kehanet, yarı hakikat; yarı doğru, yarı yanlış tesbitler... Gerilim pompalayan abartı ve şişirilmiş senaryoları ayet ve hadislerle sıvayarak sağlama alma manevraları. Geleceğe dair tüm tasavvur ve rolleri bu birkaç paragrafa sığışacak kadar dar kalıplı olan bu kardeşler içinden bizim üretmeyi planladığımız helal ilaçları dahi yargısızca infaz edip darağacına çıkaranlar var.
·
148 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.