Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

370 syf.
9/10 puan verdi
·
11 günde okudu
Artık hurafeleri, dogmaları Kur’an’a kabul ettirme zamanı geçmiş, onları Kur’an’ın süzgecinden geçirip dinin dışına hatta hayatın dışına atma zamanı gelmiştir. Bayraktar Bayraklı Hoca’ya bu çalışması için teşekkür etmek lazım, teşekkürün en büyük sebebi de Hint Kur’ancılık akımı gibi Hz. Peygamber’i, onun sünnetini ve kaynaklarda geçen insanlığa ve Kur’an’a uygun olan hadisleri bir kenara bırakmayıp, bu kitabında delil ve kaynak olarak gösterdiği için. Kitabın ana konusu dinin kaynağı Kur’an olmayıp, Kur’an’dan önce Kütüb-i Sitte ya da Kütüb-i Tis’a olup, hadislerden önce de hacı, hoca, şeyhler mollalar olup icmanın ve içtihatın daha üst kaynak olması sonucu ortaya çıkan Müslümanlığı ve bu ortaya çıkan Müslümanlık sonucu düşülen durumu anlatıyor; ve dindeki doğru bilinen bir sürü yanlışı Kur’an ışığında süzgecinden geçirip doğrusunu anlatıyor. Bir konunun açıklamasını yaparken hadisler eşliğinde açıklaması, kendi yorumunu kullanması ve bunlarla beraber tarihte yer almış kişilerin de görüşlerini belirtmesi hem objektiflik açısından hem de farklı farklı yorumlar olması açısından daha şeffaf bir yaklaşım oluşturmuş. Tabii farklı farklı görüşleri mantıklı konularda ele almış, hurafelerde ya da dogmalarda bunlara haklı olarak da gerek duymamış. Ne diyor Bayraktar Hoca, dinimize, İslam kültürüne giren bu hurafe ve dogmatik anlayışın kökenini, nereden geldiğini bulmadan ve tarihi bilmeden bu tarz konuları sağlıklı bir şekilde sorgulayıp cevap bulmamız mümkün değildir. Kültürden kültüre intikal eden (en büyük sebebi de fetih ve zorla Müslüman yapma) ve oralarda yaşamını devam ettiren yanlış, dogma ve hurafeler zaman geçtikçe filizlenir ve büyürler. Geçtikleri yeni kültürün sağlam taraflarını ilk başta rahatsız edip devamında da çürütürler. İlk yaratılış ve kaburga kemiği olsun, şefaat konusu olsun, Hz. İsa’nın geri geleceği olsun, kabir azabı olsun, sırat köprüsü olsun, evliyalık adı altında bazı kişilerin kerameti ve kıyamet alameti bilgileri olsun hepsi İslam dininde yer bulmaya çalışırken aynı Furkan Suresi 30. Ayeti gibi bu ümmet tarafından Kur’an terk edilmiş ve bu unsurlar da sahte İsrailiyat kökenli hadislere dönüşerek, Hz. Aişe Annemiz’in Hz. Muhammed’in ahlakı Kur’an’dır demesine rağmen Hz. Peygamber’e iftira boyutuna gelecek kadar filizlenip büyümüştür. Saydığım unsurların hiçbiri Kur’an’da geçmemesine rağmen Kur’an’a bir şekilde farklı farklı zorlama manalar verilerek kabul ettirilip içinde yer bulmaya kadar uzanmış, kuvvetlenmiş, din alimi ve görevlilerimizin zihinlerine yerleşmiş ve farklı din kitaplarının içinde de yer bulmuşlardır. Kitabın son kısımlarındaki açıklamalar ve tespitler bana göre kitabın en etkili yerleriydi. Regl zamanındaki bir kadının Kur’an’da sadece cinsel ilişkiye girmesi yasakken, dinimize giren farklı farklı kültürlerin etkisi ile nasıl fiziken kirlilikten ruhen kirliliğe geldiği, her tür ibadetten uzaklaştırıldığı, ibadet değil hatta dua etmesinin bile sakıncalı görüldüğü duruma gelmesi, İslam’ın şartının nasıl 5 olduğu ve o şartların da sadece ibadet olmasını açıklaması, barış anlamına gelen bir ismi olan İslam dininin yardımdan, hayırdan uzaklaşıp ne şekilde sadece kendine has ibadet dini haline geldiği kısımları anlatması anlayabilenler için yeterince doyurucuydu. Allah kendisi ile tarihte iletişimi koparan, aralarına başka varlıklar alan insanlığa yeni bir mesaj göndererek bu sefer bu iletişimin kopmayacağını temin ettiği bir mesajla iletişim kurmuştur; ama insanlar ya bu mesajı anlamıyorlar ya da anlamak istemiyorlar ve anlamaya çalışmıyorlar (gerçi birkaç tane çoban çıkıp anladığını söyleyip tutarsız tutarsız fikirlerini de ortaya atabiliyor). Anlamak istenmeyince, anlamaya çalışmayınca maalesef o mesaja karşı, bu mesaj Allah’ın mesajı da olsa gönülde, kalpte ve zihinde sağlam bir iman oluşmuyor. Sözde, lafta Kur’an tamamdır, mükemmel kitaptır derler ama iş canlıya, uygulamaya geldiğinde biz Kur’an’ı anlamayız derler, altında her hadis yazan sözü kayıtsız, şartsız ve Kur’an süzgecinden geçirmeden de kabul ederler, daha da kötüsü icma ve içtihat ilk sıralara konulur. Çok değil 2 gün sonra Ramazan başlıyor ve ülkemizin icmaya, içtihata ne derece önem verdiği basit basit sorularla daha doğrusu saçma saçma sorulara alacakları daha saçma cevaplarla görülecek ve dinlerini yaşadığını sanacaklar. Kadir Gecesi de Çağrı filmini izledikten sonra da kendilerince ibadette zirveye çıkacaklar.
Kur'an'sız Müslümanlık
Kur'an'sız MüslümanlıkBayraktar Bayraklı · Düşün Yayıncılık · 201465 okunma
··
141 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
tugralomer okurunun profil resmi
Eline-yüreğine sağlık kardeşim. Hiç tanımadığın bir insanı mutlu ettiğini, duasını aldığını bilmeni isterim. :) Kitabı çok güzel özetlemişsin tebrik ederim. Sakaryadan, Sevgiler-Saygılar. Ömer TUĞRAL
mithrandir21 okurunun profil resmi
Teşekkür ederim, sağlıcakla.
Hatice okurunun profil resmi
Güzel ve yerinde bir inceleme olmuş. Her yıl sorulan orucu ne bozar sorularına verilen cevapların large laştığını görmek hele de Diyanet Müftüleri tarafından çok enteresan gerçekten. her yıl dini revize ediyor gibiler. Ya dini gerçekten bilmiyor yada her yıl kafalarına göre din oluşturuyorlar
mithrandir21 okurunun profil resmi
Teşekkür ederim, kafalarını kullanamıyorlar bence. Sürekli sorulan en önemli soru da "bir kişi eltisi hakkında dedikodu yapıyorsa günahı nedir?" tarzında olan sorular. Öncelikle insanların dine bakış açısının değişmesi lazım.
2 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.