Gönderi

412 syf.
·
Puan vermedi
·
21 günde okudu
Uzun zamandır inceleme yazmamıştım ama bu güzel kitabın üzerine düşünüp kendi kelimelerimle anlatayım dedim. Neredeyse her şeyden bahsetmiş kitap yani böyle bir şeyin mümkün olmasını pek beklemezdim. Bazı davranışlarımızın evrimsel temelinden bahsetmiş. Tarihi temel olarak üç bölüme ayırmış bilişsel devrim, tarım devrimi ve bilimsel devrim olmak üzere. Bilişsel devrim bizi diğer insan türlerinden ayırmış. Her şeyin nedenini de katarak anlatmıştı bu kısımlarda. Neden diğer insan türleri yok oldu biz devam ettik, bizim farkımız neydi gibi. Ardından tarımsal devrim geliyor. Tarımsal devrimle avcı toplayıcı yaşamdan daha çok çalıştık daha az çeşitte beslendik. Mesela buğday tarlası olan tüm zamanını buna ayırıp eğer hava şartları uygunsa buğday elde etti ve onu tüketti. Avcı toplayıcı yaşamda ise her türlü çeşitte beslenebilme imkanı vardı. Ayrıca tarım devriminde biyolojimize uygun olmayan ağır işler yapıldığından bel ve sırt ağrıları oluştu. Tarımsal devrimin götürüsü getirisinden çoktu yani. Ama bir kez bu yola girildiğinde geri dönüşü de olmadı. En son da bilimsel devrim. Aslında bu devrim de insanın çoğu şeyi bilmediğini kabul etmesiyle başlıyor çünkü her şeyi bildiğini düşünen kişi yeni bir şey araştırmaz. Ayrıca üretimin arttırılamayacağını düşünüyordu eski insanlar üretimin artmasının tek yolu insan sayısının artmasıydı. Sanayi inkılabıyla çok şey değişti bir enerjinin başka bir enerjiye dönüşebileceğini keşfettiktiler. Yöneticiler bilimin geliştikçe güçlerinin arttığını, üretimin arttığını fark edince bilime yatırım arttı. Bu da tabi bilimin bağımsızlığını etkiledi üretime etki etmeyen projeler fonlanmıyordu. Bunların yanında ufuk açan birçok konuya yer veriyor kitap. Paranın bulunuşu mesela. İnsanlar bir şeye inandığında o şeylerin kolektif zihinde oluşması ve gerçek kabul edilmesi gibi. Paranın değeri tüm insanların paranın değerli olduğuna duyduğu güvenden geliyor. Ya da insanların eşit haklara sahip olması gerekliliği. Günümüzde hepimiz buna inanıyoruz ve bu kaçınılmaz bir gerçek gibi geliyor ama bu sadece insanlar buna inandığı için var. Şirketler de bu şekilde. İdeolojilerden bir din gibi bahsetmesi de beni çok şaşırttı. Dini bir şeye inanmak ve bu inancın seni bazı davranışlara sevk etmesi olarak tanımlamış. Kapitalizm, liberalizm, feminizm ve milliyetçilik gibi bazı ideolojileri de din olarak görüyor. Kapitalizmden de bolca bahsediyor. Kapitalizmde elde ettiğin kârı üretime eklemelisin böylece daha çok ürün elde edersin diyor ve böylece sınırsız büyüme gibi bir alan açılıyor zenginler parasını boşa harcamayıp işlerini büyütmeye çalışıyor böylece daha çok işçi çalıştırıp daha çok insanın para kazanmasını sağlıyor bu açıdan bakılınca pozitif gibi duruyor ve bu öğretiye inananlar buna göre davranıyor ve bu yüzden yazar kapitalizmi de din olarak görüyor. Tabi bu kadar çok ürün üretilince tabi alıcı da bulmak gerekiyor. Eski insanlar tutumluluğa çok önem verirdi. Bir elbiseleri yırtıldığında yenisini almak yerine yamarlardı ve bu ahlaki açıdan iyi sayılırdı. Günümüzde daha çok satış amaçlı bu değer kaldırıldı. Onun yerine içinden geleni yap istediğini yap gibi sloganlarla insanlara sürekli yeni şeyler almanın doğru olduğu fikri yerleştirildi. Şu an da hepimiz böyle değil miyiz? Bir de romantizm akımından bahsettiği kısımda beni çok etkiledi. Eskiden zengin insanlar paralarıyla saraylar yaptırır, çeşitli mücevherler alırdı. Bu zamanki gibi farklı ülkelere gezmeye değişik şeyler yapmaya çalışmazdı. Şimdi romantizm akımıyla daha çok şey deneyimlemek insanı değerli kılıyor. Bu bende de var çoğu kişiyi etkisi altına almış. Ve bu da insanı daha çok tüketmeye sevk ediyor. Son kısımdaki mutluluk hakkındaki düşünceleri çok güzeldi. Bütün olarak insana çok şey katan, ufuk açan bir kitap. Kesinlikle öneriyorum.
Hayvanlardan Tanrılara: Sapiens
Hayvanlardan Tanrılara: SapiensYuval Noah Harari · Kolektif Kitap · 201913 okunma
·
66 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.