Gönderi

İPTİZAL
Kör kuyulardan gelircesine uğuldayanlar, labirent duvarlarına çarparak geçercesine çatallaşanlar, köhneleşmiş kalıplara sığmayan direnişlerden yükselen sesler, tanımlanmış bütün kötülerin içinden sıyrılanlar, yekpare isyan gibi doğdu. Şıvgın bir yağmur müthiş bir rüzgârla beraber bastırdı. Deniz esrik ruhla galebe çalmak ister gibi köpürdü. Dalgalar kayaların üzerine kafa tutarcasına serkeşçe vurmaya başladı. Gözler gözleri arıyordu, yüzler yüzleri, yürekler yüreğe değmiyordu. Nesneler sayılamaz büyüklükte genleşiyor, kabına sığmıyordu. Uzadıkça uzadı zaman. Bir, iki, üç oldu, dört oldu, beş oldu. Kendi hâlinde oturmuştum. Kasabanın tek alâmetifarikası resifleri seyrediyordum. Gözlerim kayaların ucundaki karartıya takıldı. Kendimi tuğlaları dökülmüş kagir yapıya, onu kayaların süreğenliğinde göz alışkanlıklarını silen bir tabu kırıcıya benzetiyordum. Tabu kırıcılar direnişinde ne kadar dirayetli ve ısrarcıysa en az onun kadar ısrarcıydı. Tek başıma oturuyor olsaydım yağmurun peşi sıra çoktan evin yolunu tutmuş olurdum. Bir süre hareket etmeden öylece kaybolmakta olan görüntüsüne kilitli kaldım. Canhıraş bir bağırtının eşliğinde pürtelâş geriye doğru döndüğünü gördüm. Yüzü bana doğru dönük kayaların üzerine kapaklandı, görüntüsü dalgaların arasında tamamen kayboldu. Nasıl hareket ettiğimi oraya ne zaman varıp suya daldığımı hatırlamıyorum. Ben soluk soluğa kalmıştım o ise kollarında ve bacaklarında bertikler içinde yerde yatıyordu. Uzunca bir süre yuttuğu deniz suyunu boşaltmak için aksırıp tıksırdı. Göğüs kafesi hızla inip kalkıyordu. Nefes alışının düzelmesini beklerken yardıma gelen oldu mu diye sağıma soluma bakındım. Kimseler yoktu. Böyle netameli havada yalnızlık kovucuları bile kasabanın bu kadar uzağına düşmezdi. Dizlerimi yere koyup yüzüne yapışan yosunları temizledim. Kucağıma aldım. Yağmur bütün şiddetiyle yağıyordu. Yakınlara bir yerlere yıldırımlar düşüp duruyordu. Yağmur suları mustarip ve kederli yüzünden aşağı doğru akıyordu. Sayıklar gibi konuşmaya başladı. Yol boyunca da hiç susmadı. “Balkımayı gördün mü?” eprimiş dudaklarından dökülen ilk cümleydi. “Bulutlar yere düşmüyorsa yer çekimi diye bir kanun yoktur” ise kurduğu son cümle. Kesik kesik gelen konuşmaları arasında bağlantı yoktu. Bilinci yarı yitik gibi sorularıma cevap vermiyordu. Benim sözlerimi umursamıyor, dinlememekte ısrar ediyordu. O hâlâ tabu kırıcı olarak kalmakta kararlıydı. Dağlardan akan yağmur suları toprağı oyarak arklar oluşturmuştu. Ayaklarım çamurun içinde bata çıka yürümekte zorluk çekiyordum. Kasabanın dışında kalmış metruk binaya sığınana kadar birkaç kez beraberce devrildik. Bacaklarım kaskatı olmuştu, soluk soluğa kalmıştım, kalbim küt küt atıyordu, yorulmuştum. Eski, tozlu bir şiltenin üzerine bıraktım. Bilincini yitirmiş, bayılmıştı. Döndüğümüzde sayrılı hâlde inlerken buldum, ara sıra gözlerini açıp bana doğru bakıyor sonra tekrar kapatıyordu. Onu alıp götürdüler. Ertesi gün üçüncü sayfada tek sütunluk gazete haberiydi. Fırtınada jandarmanın boğulmakta olan birini kurtardığını yazıyordu. Haberde ben yer almıyordum. Rüzgârın narin ince bir ipeğin üzerini nakışla işlediği gibi resiflerin üzerinde yarattığı tiril tiril görüntünün içinde yitip gitmiştim. Bir mahzenin içine kapatılmış mahpuslardan derlenmişçesine tuhaf sesler duyuyordum. Elime bir taş alıp denizin üzerinden fırlattım. Olan oldu. Sekti sekti seyir halinde koskoca bir gemiyi batırdı. Kimse görmedi. Kimse duymadı. Hiçbir şey planlı değildi. Baht, talih, şans bir başına bırakılamazdı… 2013
··
166 görüntüleme
Varsız okurunun profil resmi
İlk defa kendimi beğendim. bundan onur duyabileceğim hiç aklımın ucundan geçmezdi. kalbimi dinliyorum, tek başına güzel atıyor. Her şey güzel de, şu gökyüzü nasıl giyilir diye düşünüyorum. Hangi tarafını giysem delik deşik... :)))
Varsız okurunun profil resmi
Şaş kaza birisi beğeni yapmadan yazayım. Hiçbir şey ama hiçbir şey yazmadan 150 beğeni falan alan paylaşımları gördükten sonra yaptığınız paylaşım beğeni almasa da moraliniz bozulmuyor. Hatta siz yaptığınız şeyden eminseniz içinize tuhaf bir huzur doluyor. Vasatın kendini yaratmak için çırpınışını gördükçe de kıs kıs gülüyorsunuz.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.