Gönderi

Nasreddin Hoca, ilmi ve ilim öğrenmek isteyenleri çok severdi. Dersine giren talebeler de hocalarını çok seviyorlardı. Onu can kulağıyla dinliyor, hiçbir sözünü kaçırmak istemiyorlardı. Hatta çoğu gün ders bittiğinde peşini bırakmıyor, evine varıncaya kadar da sorular soruyor, sorularına cevaplar alıyorlardı. Bir tatlı sohbet kıvamındaki ders, yolda da devam ediyordu. Böylece vakti boşa geçirmez, asla ziyan etmezlerdi. Gerçek ilim adamları çok ince düşünür. Elbette Hoca da öyleydi... İşte bu yüzden bineğine ters otururdu. Böylece, hayvanı eve doğru yürürken, öğrencilerine sırtını dönmüş olmaz, peşinden gelen talebeleriyle yüz yüze derse devam ederlerdi. Ne büyük hassasiyet değil mi? Hem zamanı ziyan etmemek konusunda... Hem ilme ve ilmi talep edenlere... Hem de insana, ne büyük bir saygı...
Sayfa 125
·
33 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.