Gönderi

Azerbaycan Türkiye'nin askeri varlığına muhtaçtı. Zira yüz seneye yakın Rus işgali altında kalan Azerbaycan ve ikiyüz seneyi aşkın bir zamandan beri Rus çizmesi altında inleyen diğer Türkilleri askeri eğitimden uzak tutulmuştu. Subay okullarına alınmamışlardı, subayı bulunmayan ve askeri terbiyeden uzak tutulmuş bir millet ise, ne kadar vatanperver olursa olsun yenilmeye mahkûmdu. Subaysız bir ordu koyun sürüsü olacağı gibi, subayı ve ordusu olmayan bir millet de koyun sürüsünden farksız olacaktı. Türkilleri ve o cümleden 1918 yıllarının Azerbaycan'ı bu durumdaydı. Millet eline geçen Topu, makinalı tüfekleri kullanmasını bilmiyordu. Öte yandan ise Azerbaycan'a saldıran Ermeniler yüz seneyi aşkın bir zamandan beri Rus harp okullarında, kurmay sınıflarında yetiştirilerek çarların Kafkaslar'da Türkler'e karşı katliam birlikleri olmuşlardı. Daha Birinci Dünya Harbi yıllarında o zamanlar bir milyon bile olmayan Ermenilerden kurmaylar, generaller bulunduğu halde, o günlerde yirmi milyonu aşkın Türklerden teğmen bile yoktu. Cennet mekan Nuri Paşa ve Mürsel Paşaların kumandası altında Azerbaycan'a giden Türk birlikleri yalnız Azerbaycan'ı Ermeni, Rus ve İngilizlerden kurtarmadı, Gence'de hemen bir Harp Okulu açarak subay yetiştirmeye başladı. İttihat ve Terakki'nin Türklük ruhunda yetiştirdiği o günlerin subayları kurdukları Azerbaycan milli ordusunun savaşlardaki cesaretlerini görürken, Anadolu Türküyle Azerbaycan ve diğer Türk yurtlarındaki Türklerin farkı olmadığının şahidi oldular. Türk Ordusunun Azerbaycan'a gelişi, Azerbaycan'ı kurtardıktan sonra Azerbaycan Cumhuriyetini kurmaları, Azerbaycan Türklüğünün sahipsiz olmadığını göstermesi Türkiye'yi Azerbaycan Türklüğü nazarında ilahlaştırdı. Anadolu'dan giden basit bir köylü bile Azerbaycan'da kurtarıcı olarak görüldü.
·
42 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.