Gönderi

320 syf.
5/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Mary Lawson'ın ilk okuduğum kitabı oldu 'Köprünün Öte Yanı'. Kapakta yer alan 'Man Booker Ödülü Adayı' yazısı kitabı öne çekmeme sebep oldu diyebilirim. Normalde bu tür risklere pek fazla girmeyi sevmem çünkü sonu ne yazık ki hüsranla bitiyor ve bu kitapta da değişmedi bu yazgı. Kanada'nın çağdaş edebiyatının en önemli temsilcilerinden biriymiş yazar. Bu kitapta da yine Kanada'nın kuzeyinde geçen bir hikâyeyi anlatıyor ama iki kuşağa bölerek ve iki kardeş üzerinden. Arthur ve Jake isimli iki kardeşin oyunuyla hikâyeye giriş yapıyoruz. Bu iki kardeş tam olarak iyi ve kötü olarak keskin bir çizgiyle ayrılmış. İyiyi temsil eden Arthur ve kötüyü temsil eden Jake. Ve ilerleyen yıllarda bir kadının da dahil olmasıyla aralarındaki karmaşık kardeşlik ilişkilerindeki rekabet gitgide artıyor. Bir de diğer kuşağın temsilcisi olan Ian'ın gözünden de ilerideki olaylara tanık oluyoruz. Yazar, bir bölüm onlar bir bölüm Ian olmak üzere üçüncü tekil bir anlatımla hikâyeyi okura sunuyor. Ve bu aradaki açık zamanla kapanıp tek bir çizgiye dönüşüyor. Kendi düşüncelerime gelecek olursam yazarın üçüncü tekil bir anlatımı tercih etmesi romanın ruhunu yok etmiş. Evet, kahramanlar bir şeyler yaşıyorlar ve -sözde- hissediyorlar ama bana asla geçmedi. Diğer bir eleştirim de mutlak iyi ve kötü diye karakterleri bir kalıba sokmak. Böyle olma sebeplerini de yeterince dolduramamak romanın inandırıcılığını kaybettirmiş. Bu tarz hayata toz pembe bakan kitaplar okumak bana göre değil, çünkü gerçekleri yansıtmıyor. Ama herkesin zevki kendine o yüzden size göre olup olmadığını okuyarak karar verin derim.
Köprünün Öte Yanı
Köprünün Öte YanıMary Lawson · Domingo Yayınevi · 202066 okunma
·
266 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.