Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

195 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Şiddet gücün değil, acınası eksikliklerin dışa vurumudur
Mor Çatı Kadın Sığınağı, yıllardır emek verdikleri kadına şiddeti engelleme konusundaki tecrübelerini, araştırmalarını ve Türkiye’de yaşadıklarını kitap haline getirmiş. Bu kitap hakkında birçok arkadaşım harika incelemeler yazdılar. Hala bana düşen söz olur mu, bilmiyorum; ancak ben de bu çarpıcı araştırmayı okurken hissettiklerime ilişkin birkaç not paylaşayım istedim. Kitap, kadına yönelik şiddeti 4 bölüm altında ele alıyor: Yaşanmış örneklerden ve istatistiki çalışmalardan hareketle şiddetin yapısı ve sonuçları, şiddete yönelik bilimsel ve hukuki incelemeler, Mor Çatı Vakfı’nın kuruluş öyküsü ve genel olarak kadın sığınaklarına ilişkin görüşler. Son derece akıcı bir anlatımla, okuyucuyu sıkmadan birçok değerli bilgi paylaşmış vakıf. Hızlıca okuyup bitirebilir ve bir türlü sonunu alamadığımız kadına şiddetin nedenleri, sonuçları ve çözümü konusunda değerli bilgiler edinebilirsiniz. “Kadına şiddet” söylemi benim yaşımdaki biri için çok şaşırtıcı değil. Çocukluğumdan üniversiteye gidene kadar küçük kasabalarda yaşadım ve her gittiğimiz kasabada kadın günlerinde, arkadaşlarım arasında, pikniklerde, ya da anne-babamın akşam bizi yatırdıktan sonraki fısıldaşmalarında “kadına şiddet”i çok duydum. “Fatma’yı kocası yemeği yaktı diye dövmüş”, “Ali karısının üstüne kuma getirmiş.”, “Mehmet’in kızı evden kaçmış, yakalayıp getirmişler, babası çarşı içinde bir temiz pataklamış”. Çocuk yaşında duyunca insana garip bir his çöküyor; bir yandan dayağın iyi bir şey olmadığına ilişkin şartlandırılıyoruz, diğer yandan muhabbetlerin fısıldanan gizemli kısımları çoğunlukla bir dayak hikayesi ile bağlanıyor. Normalleşiyor demeyeyim ama bir müddet sonra şaşırmıyoruz… Haklarında dayak haberi çıkmış bir çift kolkola çarşıya çıktığında ya da misafirliğe güle oynaya geldiklerinde hepimiz seviniyoruz; “ne güzel, barışmışlar işte” diye… O günden aklımda kalan hep bu ikircikli duygular, bir de tam üniversite giriş sınavı öncesi kız arkadaşlarımla konuştuklarımız. Deli gibi çalıştık sınava ve erkekleri açık ara geçerek hepimiz bir yerlerde üniversiteye yerleştik. Zira en büyük korkumuz üniversiteyi kazanamayıp “ev hanımı” olmak ve “koca eline bakmak”tı. Bütün bu kötülüğün maddi zayıflıktan kaynaklandığına inanmıştık. Aradan yıllar geçti, çok olay gördüm, duydum, okudum. Mor Çatı Vakfı’nın bu çalışması da gösteriyor ki tek sebep “maddi zayıflık” değil; varlıklı ve iyi eğitimli ailelerde de şiddet var. Ancak hala en önemli sebeplerden biri bu. Nitekim kadınlar çalışmaya başladıklarında özgüvenleri artıyor, sosyal çevreleri gelişiyor ve haklarını daha iyi arıyorlar.
Fatima Mernissi (Fetna Ayt Sabbah)
Fatima Mernissi (Fetna Ayt Sabbah)
’nin "
Peçenin Ötesi
Peçenin Ötesi
” kitabında da benzer tespitler vardı: Değişen yaşam şartları sadece erkeğin çalışıp kazandığı parayla ailesini geçindirmesine yetmiyor, kadınlar da çalışmak zorunda. “Reis” olacağı şeklinde yetiştirilen (kimi) erkek, kadının çalışmasına maddi anlamda sevinmesine rağmen tahtını kaybetmeye korkusuyla ve geleneklerin kendisine verdiği güçle şiddete sarılabiliyor. Kitaptan görüyoruz ki, tek sebep kadının çalışması değil. Ancak şu hep aynı: Kendini kadından üstün gören erkek, iktidarını kaybetmekten de ölesiye korkuyor. Toplum bu konuda ikircikli; gelenekler ve değerler, değişen hayat koşullarına ayak uydurmakta zorlanıyor. İktidar ise iki yüzlü; evrensel insan haklarına ve eşitliğe inanmış gibi konuşuyor -ki şimdilerde bu da problemli- ancak konu kadına şiddet olduğunda hafiftici sebepleri ard arda diziveriyor. Son 200 yılda her şey çok hızlı değişti. Dünyanın önceki dönemlerdeki değişim hızı ile kıyaslandığında bir yarış arabasında gibiyiz; 100 yıl önceki değerlerimiz ile bugünküler arasında neredeyse örtüşen yok. Şiddet sadece İslami coğrafyada yaşanmıyor, ancak sadece İslami coğrafyada erkeğin uyguladığı şiddete gelenekler ya da inanç adı altında gerekçeler üretilmeye çalışılıyor ve caydırıcı cezalandırmadan kaçınılıyor. Bu böyle gitmeyecek; hiçbir toplumun zamana göre değişmeden ayakta kalma şansı yok, hiç bir dönemde de olmadı. Ancak o zamana kadar kadınları, çocukları, şiddete uğrayan tüm bireyleri korumalı, insanlık ortak paydasında buluşmayı öğrenmeliyiz. Bu da Mor Çatı ve benzeri sivil inisiyatifleri desteklemekten, şu meşhur “ama…”larımızdan vazgeçmekten ve haksızlıkları her fırsatta haykırarak, bıkmadan, usanmadan protesto etmekten geçiyor.
Evdeki Terör
Evdeki TerörKolektif · Mor Çatı Yayınları · 199663 okunma
··
739 görüntüleme
Sultannn okurunun profil resmi
Okuması çok zor ama herkesin mutlaka okuması gereken bir kitap. Okurken çok zorlansam da kendi adıma, iyi ki okumuşum dediğim kitaplardan biri. Üzülerek söylüyorum ki, kadına şiddet bizim toplumumuzda hiçbir zaman bitmeyecek. İnceleme için teşekkür ederiz.
AkilliBidik okurunun profil resmi
Ben teşekkür ederim hocam. Umarım biter, umarım bir gün insan olma paydasında buluşuruz. Belki biz göremeyiz, ancak ben sonraki kuşakların bu sinerjiyi yakayacaklarına inanıyorum hala...
Murat K. okurunun profil resmi
“Kendini kadından üstün gören erkek, iktidarını kaybetmekten de ölesiye korkuyor.” Çok teşekkürler incelemeniz için.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.