"Öyleyse, diz çöküp Tanrının ve sizin önünüzde,
İtiraf etmeliyim: Oğlunuzu seviyorum.
Dostlarım yoksul, ama dürüsttürler; aşkım da öyle.
Kızmayın, benim tarafımdan sevildiği için.
Bu durumda acı çeken o değil.
Hiçbir zaman duygularımı açığa vuran,
Haddini bilmez imalarda bulunmadım ona,
Ona layık olmadan onu istemiyorum;
Onu nasıl hak edeceğimi de bilemiyorum.
Ama bu büyük, aldatıcı ve dirençsiz süzgeçten
Durmadan aşk gözyaşları döküyorum,
Döktüğüm bu gözyaşlarıyla süresiz kaybediyorum.
Böylece, ben puta tapanlar gibi,
Hatamı dürüstçe kabul edip ona tapanlara tepeden bakan
Ama kim olduklarını bilmeyen güneşe tapıyorum.
Saygıdeğer efendim,
Nefretinizin sevgime karşı çıkmasına izin vermeyin,
Çünkü sevgi sizin bulunduğunuz yerdedir;
Eğer sevginin gerçek ateşini hissettiyseniz,
Saf dileklerde bulunup çok sevdiyseniz,
O zaman sizin de aşk tanrıçanız hem saf hem tutkulu olmalı.
Öyleyse, hiçbir zaman seçim hakkı olmadan seven,
Ama kesinlikle kaybedeceği şeye her şeyini veren,
Bile bile bulamayacağını arayan,
Çelişkili bir biçimde öleceği yerde yaşayan
Bu kimseye merhamet gösteriniz."