Öyle kitaplar vardır ki, elinize alıp daha ilk sayfasıni bitirmeden ürperirsiniz. Olağanüstü hiçbir şey yoktur ama, duyduğunuz yepyeni bir sestir. Kendi kendinize, bu sesin, bu ürpertinin, kitabın sonuna değin sürüp sürmeyeceğini sorarsınız. Gecenin Sonuna Yolculuk'un yarattığı ürperti, okuru, o güne değin, bilmediği, tanımadığı bambaşka bir dünyaya, bambaşka bir iklime, çağırmasından kaynaklanmaz. Okur, kendini sokakta sanır. Çünkü okuduğu sözcükler, cümleler sokağın sözcükleri, sokaktaki adamın cümleleridir. İlk sayfalarda, ne mene bir yazarla karşı karşıya olduğunu çıkaramaz ve nasıl bir yolculuğa çıktığını da ayrımsayamaz. Tıpkı 20. yüzyılın tüm büyük romanlarında, Kayıp Zamanın İzinde, Dava, Şato, Ulysses ya da Niteliksiz Adam'da olduğu gibi.
Ferit Edgü / Nisan 2002