Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Hâlid-i Bağdâdî
Hâlid-i Bağdâdî
'in cübbesinin Bediüzzaman'a nasıl intikal ettiğini soruyoruz. Necati Mülâzımoğlu anlatıyor: "Bu cübbe bize dedelerimizden Küçük Aşık namında birisinden intikal etti. Küçük Aşık, 20 yıl Mevlâna Halid'in hizmetinde bulunuyor. Daha sonra anne babasının çok perişan bir vaziyette Küçük Âşık'ı aradıklarını gören Mevlâna Halid, bu cübbeyi vererek onu memleketine yolluyor. Daha sonra bu cübbe, dedemden anneme geçiyor. Dedem, anneme, bu cübbenin sahibi olduğunu, ona verileceğini, kaybetmemeleri gerektiğini söylüyor. Bunun çok büyük bir sahibi var; ona verilecek.' diyor. Daha sonra Afyon'u Yunanlılar işgal ediyor. Annemler kaçmak zorunda kalıyorlar. Yanlarına çok zarurî ihtiyaçlarını alıp kaçarken cübbeyi unutuyorlar. O anda cübbenin bulunduğu duvar öyle sallanıyor ki duvarın toprakları dökülüyor. Cübbe de bohçasıyla yere düşüyor. Bu cübbe yanlarında olduğu müddetçe hiçbir sıkıntıyla karşılaşmıyorlar. "
Bediüzzaman Said Nursî
Bediüzzaman Said Nursî
Hazretleriyle Emirdağ'da olduğu senelerde tanışıyorduk. Ondan sonra babam Kastamonu'ya hapishane müdürü olarak geldi. İşte, o zaman annem, cübbeyi götürüp 'Asıl sahibi budur.' diyerek verdi. O cübbenin verilişinde ben de vardım. Bediüzzaman'ın elini öpmek şerefine de nail oldum." Evet, Mevlâna Halid'den gelen cübbe, sahibine verilmişti. Dedeleri Küçük Aşık'ın çilelerine karşılık onlar aradıklarını kolaylıkla bulmuşlardı.
·
373 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.