Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

8/10 puan verdi
·
Beğendi
Okumak, kimi için bir boş zaman değerlendirme biçimi; kimi için hayatın önemli bir parçası; kimi için vazgeçilmez bir tutku; kimi için ise insanlardan, düşünmekten, rahatsızlık duyulanlardan kaçış için bir sığınak. Yazmak ise yerine göre, başkalarına anlatılamayanları bir kağıda dökmek, bir eser ortaya çıkarmak, para kazanmak, beğeni görmek, ünlü olmak, ya da tecrübe, bilgi ve duygu aktarma ve paylaşma aracı...
Arthur Schopenhauer
Arthur Schopenhauer
bu eserinde okurlarını bir yandan neden okuduğunu veya yazdığını sorgulamaya zorluyor; diğer yandan da iyi bir okurun veya yazarın nelere dikkat etmesi gerektiğine dair düşünce ve önerilerini paylaşıyor. Yazarın duyarlılık, zihinsel körlük, sağduyu ve özellikle "Philister insanı" tanımlamaları gerçekten çok çarpıcı. Bu tanımlamalarda, günümüz toplumlarında da yaygın olarak yaşanan sorunlar ele alınmış. İyi bir yazarın dikkat etmesi gereken hususlar konusundaki uyarılar da oldukça dikkate değer. Alman edebiyatına ve önemli figürlere (Kant, Hegel, Goethe) dair değerlendirmeler, eserde yer alan bir diğer husus.
Okumak, Yazmak ve Yaşamak Üzerine
Okumak, Yazmak ve Yaşamak Üzerine
'i beğenmekle ve tavsiye etmekle birlikte; yazarın bazı düşüncelerini kabullenmekte zorlandım. Bir edebiyatçı, bir eğitimci, bir akademisyen, bir yazar değilim ama kitap içeriğindeki "bir eseri değerlendirmek için ille de konu hakkında uzman olmak zorunda değildir" sözleriyle aralanan kapıdan yararlanarak kendimde bu itiraz hakkını buldum. Şöyle ki; Schopenhauer, sürekli okumanın insanın esnek düşünme yeteneğini körelttiğini, okurun kendi düşüncelerini yazarın kontrolüne teslim ettiğini, yazar aklıyla düşünmenin başkalarının yemek artığını yemeye benzediğini kitabın farklı bölümlerinde ifade etmekte. Düşünme ve sorgulama sürecinde kişinin özgün düşünceye ulaşması adına, kendinden mutlaka önemli şeyler katması gerektiği noktasında yazar haklı olabilir ancak herkes başkalarının tecrübe, bilgi ve birikimine başvurmadan doğruyu bulabilseydi ne bilgi aktarımına, ne bilime, ne de kitaplara ihtiyaç duyulurdu diye düşünüyorum. İlgili okumaların yoğun biçimde yapılmaması durumunda, bilimsel gelişmenin iki önemli bileşeni olarak gördüğüm "merak" giderilemez; "eleştirel düşünce" ise oluşamazdı. Örneğin, benim açımdan okumanın; sadece vakit geçirmek veya günlük yaşamın stresinden kaçış maksatlı olmak yerine; amaca (bilgi edinme, rahatlama, güzel vakit geçirme, vb.) hizmet eden, düşünsel ve ruhsal zenginliğe katkı sağlayan bir eylem olması esas. Dolayısıyla vaktim elverdiği sürece okuma yapmamın yukarıda ifade edilen edilen olumsuz etkilere maruz kalmama neden olacağı fikrini kendi açımdan geçersiz buluyorum. Bu arada yazarın ortaya koyduğu bu değerlendirmeye itiraz etmemin; okumanın gerçek anlamını hala tam anlamıyla bilmiyor olmamdan kaynaklanabileceği ihtimalini de kesinlikle dışlamıyorum. Buna ilaveten, yazarın "Bir insan, salt okumak uğruna gerçek dünya ile bağını kopartmamalıdır" şeklinde ifade ettiği düşünceye katılıyor; okuma içeriğinin, motivasyonunun ve tercihinin belirleyici olduğunu, bu faktörler çerçevesinde konunun değerlendirilmesinin daha yerinde olacağını değerlendiriyorum. Sonuç olarak; okuma motivasyonunu sorgulamak, iyi bir yazar olma yolunda tevsiye almak isteyenler için kesinlikle okunmaya değer bir eser.
Okumak, Yazmak ve Yaşamak Üzerine
Okumak, Yazmak ve Yaşamak ÜzerineArthur Schopenhauer · Say Yayınları · 20133,656 okunma
··
460 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.