Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Hep böyleydi... Aklın yasak olduğu bir ekolde insan nasıl akıllanır ki?
Değişen dünyada, değişmez dogma ve yasalarla, gelişme eğrisini yakalayarak var olmak imkansızdı. Bilimsel araştırmayı destekleme, bilimin aydınlattığı akılcı bir yola yönelme yerine, Kur'an'ın bir bilim kitabı olduğu, ver türlü bilimsel gelişme ve buluşun daha önceden Kur'an'da "müjdelendiği" şeklindeki bir hurafeyi ispatlamaya çalışan gruplar, tarikat önderleri, ilahiyatçılar bile var. Üstelik bunların sayısı hiç de az değil. Yüzyıllardır devam eden bu kendi kendini aldatma ve dogmalara teslimiyet anlayışına, İslami hareketin kendi içinden ciddi itirazlar gelse de bu tutum günümüzde bile etkinliğini korumaya devam ediyor. (...) Bu tutum ve benzeri diğer yaklaşımların sonucu yıkıcı olacak, İslam ülkelerinin gerçeklere ve dış dünyaya gözlerini kapamalarına yol açacaktı. Müslümanların büyük çoğunluğu, ortaya çıkan bu vahim tablodan (yaşamın her alanındaki gerilik ve sefaletten) kendilerinin, sakil oldukları anlayışın ve dini yorumun bir payının olabileceğini düşünmüyorlardı. Mensup oldukları toplumu ve devleti ne kadar fazla dinselleştirirlerse her şeyin daha iyi olacağına inanıyorlardı. Ortada tam bir açmaz vardı.
·
86 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.