Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

261 syf.
8/10 puan verdi
İnsan, gücü elde edene kadar insandır, gücü elinde bulundurduğunda otoriterliğin yolunu aralar. Var olan geçmişini tanımaz ve hiç olmadığı kadar ben’lik duygusundan uzaklaşır. Herkesin içinde iyilik olduğu kadar kötülük de var mıdır? Bu iyilik ve kötülük doğuştan mı gelir, yoksa sonradan kazanılan bir tercih midir? En temiz, en saf saydığımız varlıklar olan çocukların doğasında bile, kötülükten, vahşilikten, kan dökme arzusu gibi dürtülerden bahsedilebilir mi? Düşen bir uçak sonucu, adada yalnız kalan çocuk grubu. Issız bir adadaki hayatta kalma mücadelesine şahit olsak da kitapta çeşitli mesajlara rastlamak mümkün. Temelde, bir psikolog gibi insanın doğasındaki çatışmaları olaylar aracılığıyla anlatıyor Golding. Masum olarak gördüğümüz çocuklar, yasaların ve kuralların olmadığı bir adada ilkel yaşamla karşı karşıya buluyorlar kendilerini. Ralph, Jack Domuzcuk ve Simon. Çocukların lideri olan Ralph, Denizkabuğunu öttürdüğünde çocuklar toplanırlar, yeni çareler yeni fikirler arayarak toplantı yaparlar. On iki yaşında olan Ralph, iyi huylu, güzel ve zeki çocuktur. Jack’i ise kötü huylu, grubun lideri olmak isteyen, otoriter, kötü huylu bir çocuk olarak tanımlayabiliriz. Öyle ki Jack kitap eleştirmenleri tarafından “Küçük Hitler” diye adlandırılır. Vahşiliği ve kan dökmeyi seven bir otorite. Ralph’in akıl hocası domuzcuk ise düzgün konuşamayan, kendini ifade edemeyen, gözlüklü ve şişman bir çocuktur. Çocukların en büyük eğlence kaynağı olur. Zekayı temsil eder Domuzcuk. Adadaki ilk günlerdeki Jack ile diğer kötü Jack’i ayırabilir miyiz bilmiyorum. Sanırım ayırabiliriz çünkü Jack, kurallara uyuyordu. Ne zamana kadar? Jack otoriteyi isteyip kendi grubunu farklı bir yerde kurmak isteyinceye kadar. İnsan elinde bulundurduğu gücü, daha doğrusu gücü elde ettiği zaman, o gücü elde etmeden önceki halinden çok farklı olur. Farklı bir kimliğe bürünür ve içindeki kötülük su yüzüne çıkar. Kitabı okurken Mevlana’nın şu sözünü de hatırladım: “İnsanları tanımak için tüm gücünüzü verin, ama tüm sevginizi vermeyin. Çünkü onları tanımaya başladıkça verdiğiniz sevgiye acıyacaksınız.” Çünkü insan değişir; kişiliği tam olarak yerine oturmayan birey kolay yakalanır buna. İnsanları salt iyi veya salt kötü diye damgalamamayı hatırlatır bana bu söz. Çünkü insan gücü elinde bulundurduğunda, kendisini yükseltecek şeylere sahip olduğunda kötüye, kötülüğe daha yakın oluyor, tıpkı Jack gibi. Golding’in vermek istediği mesaj da beliriveriyor; “Kötülük doğuştan mı gelir yoksa sonradan kazanılmış bir şey midir?” Bu sorunun yanıtı sanırım yazgı dediğimiz şeyde bulabiliriz. Allah’ın kaderlerimize yüklemiş olduğu bir yaşamda. Veya bilimsel olarak bakarsak Freud’da da görebiliriz farklı yanıtları. Robinson Crusoe’i büyük keyif alarak okumuştum. Hayatta kalabilmek için yıllarca gerçek survivor’u yaşayıp Tanrı’ya şükredişini; mutlu olmak için var olan sebepleriyle yaşayan bir hayatı-kurgu da olsa- okumak harika bir şeydi. Tabiatı denizi, ağacı, böceği kısacası doğayı seviyorum. Bu yüzden içinde “tabiat” geçen kitaplara hayır demem zor oluyor. Şehrin bütün sıkıcılığı, manevi ihtiyaçlardan yoksun hale getirmesi, insanın özlem duygusunu kabartıyor doğaya, tabiata. Ne de olsa insanın en büyük ihtiyaç duyacağı şeylerden biri; kendi iç sesini dinlemek, şehrin kalabalığından bir müddet olsun yalnız kalıp sonradan kazanılmamış olan, doğamızda bulunan şeylerin huzurunu yakalayabilmek… Doğarken bedenine zincir takılan ve hareketsiz kalan yavru bir fil, aradan zaman geçip zincirler çıkarıldığında, “alışılmış çaresizliği” sergiler. yerinden kıpırdayamaz, çünkü yürümeyi öğrenmemiştir, hiçbir şeyin farkında değildir ve kendi kısıtlığı içerisinde olduğunun bilincinde olmadan yaşar. Bazı insanları bu yavru file benzetiyorum. Sadece tabiat döngüsü içinde değil, farkında ve bilincinde olmadığımız her şey için. Nasıl ki, Küçük Prens, Şeker Portakalı salt çocuk kitabı olarak görülmüyorsa; Sineklerin Tanrısı için de aynı şey geçerli olmalıdır; zaten birçok yetişkin haz alarak okuyor ve cümlelerin altını çizmeye değer görüyorsa bu ayrımı yapmamız doğru olmaz. Kitabı okumadan Mina Urgan'ın incelemesini okuyun derim, kitabı okurken faydası olacaktır. İyi okumalar...
Sineklerin Tanrısı
Sineklerin TanrısıWilliam Golding · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202080,1bin okunma
··
1.923 görüntüleme
Ferman Mamedov okurunun profil resmi
Böyle eserler için bir paradoks sözkonusudur. Yıllar geçer ama bunlar "eskiyecek" yerine daha da "tazelenir". Yıllar sonra bir daha tekrardan okuma ihtiyacı hissettirir. Ben bu paradoksa bayılıyorum :) Beni okumaya mecbur ettin Sergen, şu kağıt kalıbın (kitabın) nasıl da içi varmış! Nobel vereyim mi? :)
Sergen okurunun profil resmi
Aynen öyle, klasiklerin ya da modern klasiklerin önemi tam da burada; her okunulduğunda, önceden okuyup da göremediğimiz birçok şeyi buluyoruz. Bir polisiye veya fantastik kitaplarda olmayan, sadece klasiklere ait olan bir şey. Gelelim Sineklerin Tanrısına, Ferman öncellikle çok teşekkür ederim. Sıradan bir konusu olsa da o kadar güzel mesajlar barındırıyor ki içinde. Zaten sıradan konudan büyük pasajlar veren yazarların sayısı azdır. Önce kitabın sonundaki Mina Urgan'ın incelemesini okumanı öneririm, daha iyi kavranılması için. 8 puandan daha fazlası belki, puanları pek önemsemiyorum. Şimdiden keyifli okumalar, tekrar teşekkür ederim :)
Bu yorum görüntülenemiyor
Sema Gndg okurunun profil resmi
İlk defa bu kadar uzun bir incelemeyi sıkılmadan okudum. Gerçekten güzel bir yorumlama olmuş. Emeğinize, kaleminize sağlık. 🌺
Raziye okurunun profil resmi
Betimlemeler ve benzetmeler çok yerinde ve özenli olmuş. Güzel özetlemişsiniz.
Sergen okurunun profil resmi
Teşekkür ederim.
Menma okurunun profil resmi
Ellerinize sağlık. Uzuuun zamandır okunacaklar listemde kendileri ama hep erteliyordum. Bu incelemeyle daha da ertelemem sanırım :')
Sergen okurunun profil resmi
Daha fazla bekletmeyin bence, umarım beğenirsiniz iyi okumalar şimdiden :)
Hamza Ee okurunun profil resmi
Çok güzel bir inceleme. Elinize sağlık. Diğer incelemelerde gördüğüm hiç alakasız "içimizdeki çocuk veya çocukların masumluğu" gibi romantik yorumlardan sonra oh dedirtti.
Sergen okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. Dediğiniz gibi bir bağlantısı yok ama klişe kalıplar her zaman daha kolay ve revaçtadır desem kendimi öne çıkarmış olmam.:)
CEM okurunun profil resmi
Harika bir yorum yapmışsınız. 👍
Sergen okurunun profil resmi
Teşekkür ederim
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.