Ey ölümün yirmi dokuz harfi, kötülüğün nefret ayetleri, kibrin küçücük tanrıları... bizim o körpecik oğullarımız kızlarımız, ellerinin yüreklerinin sonsuz güzelliğiyle gelmişlerdi, bozkırın baş dönmesi o güzel kente. Gökkuşağının yedi renginden bir düğün alayıydılar. Sesleri çimenli çiçekli korulardı. Gözleri birer gök bahçesiydi. Ayakları binlerce evi yollara düşürmüş göldü, ırmaktı, deniz rüyasıydı. Başka hayatların acısından, sevincinden, yoksulluğundan, umudundan yapılmışlardı. Gövdeleri incecik birer barış elifiydi, özgürlüğün başı bulutlarda cümlesiydi.
Güzeldiler.
İyiydiler.
Doğruydular