Düştüğümüz Çukurlar
İncelemeler genellikle romanın Alice Harikalar Diyarı ile olan benzerliğinden bahsetmiş ama ben henüz kitabı okumadığım için kendi gözlemlerimden bahsedeceğim.
Roman, Asa'nın eşinin tayiniyle başlıyor. Aynı il içinde kalacak olsalar da işe daha yakın bir yerde yaşamak için kayınvalidesinin teklifini kabul ediyor ve eşinin ailesinin kendi evlerinin yanındaki boş olan evlerine taşınıyorlar. Eşinin "kadrolu" işini devam ettirebilmesi için kendi "sözleşmeli" işini bırakan Asa kendisini ister istemez bir ev hanımı olarak buluyor. Hikayenin başından beri kendisini hissettiren tekinsizlik havası Asa'nın siyah hayvanı takibi sırasında bir çukura düşmesiyle ve oradan komşusu tarafından kurtarılıp "Gelin Hanım" olmasıyla daha da artıyor. Ağustosböceklerinin durmayan ötüşü, bitmeyen yaz ve eşinin dedesinin garip hareketleri kendi başlarına fantastik öğeler olmamalarına rağmen kitaba böyleymiş havası veriyor. Kayınbirader karakterinin de romana eklenmesiyle iyice garipleşen roman Asa'nın düştüğü çukurdan çıkamamasını anlatıyor.
Kitabı okumaya çevirmeni 
Hüseyin Can Erkin 'in attığı tweet üzerine karar vermiştim ve çok incelemeden aldığım kitaba başlarken bu kadar ilgimi çekeceğini düşünmemiştim. Toplumun genç insanlara ve özellikle de kadınlara dayattığı toplumsal rolleri ve bunların yarattığı tatminsizlik ve boşluk duygusunu işleyen roman özgün bir birey olmanın daha doğrusu olamamanın sıkıntısını işliyor. Kullanılan metaforlar nedeniyle her okura hitap etmeyebilir ama bence okuru içine alan merak uyandırıcı bir atmosfer yaratıyor. Umarım ileride yazarın diğer kitaplarını da okuyabiliriz.
·
29 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.