Genellikle yazdığım incelemelerde spoiler vermekten kaçınırım ama önsözü okumuş bulunan okurlar için kaçacak bir sürpriz de kalmamıştır diye düşünüyorum. Bu incelememi biraz daha farklı yazdım. Kitabı okumak isteyenlere tavsiyem önsözü kitabı okuduktan sonra okumaları olacaktır.
Nabokov’un üçüncü romanı Lujin Savunması’nda satranç ustası Lujin’in
“Gelecek kestirilemez – ama bazen onu özel bir sis kaplar, sanki başka bir güç kaderin doğal suskunluğunun yardımına koşmuş ve düşüncelerinin çarpıp çarpıp geri döndüğü bu esnek sisi yaymış gibidir.”
Nabokov’un ilk romanı Maşenka’dan sonra erken dönem eserlerini okumaya Rua, Dam, Vale ile devam ettim. Kitabın konusu basitçe amcasının yanında çalışmak için yaşadığı kasabadan büyük şehre giden bir gencin amcasının eşi ile yaşadığı aşk ve bunun sonuçları olarak özetlenebilir. Nabokov’un önsözüne “Bütün romanlarımın en şenliklisi, şu hergelenin cingözüdür” diye başladığı bir roman ve konu ne kadar sıradan görünse de başlangıçta yazarın oyuncu üslubu nedeniyle ben de farklı bir deneyim yaşayacağımı düşündüm. Sonlara geldiğimde ise romanın başlarında o kadar hoşuma giden trajikomik üslubun beni kitaptan uzaklaştırdığını fark ettim. Hala kitaptaki küçük ayrıntıların ve ironik tonun kitabın en ilgi çekici unsuru olduğunu düşünüyorum ama belki de bunun roman boyunca devam etmesi ve hikayenin yavaş ilerlemesi kitabı okumaya başladığımda hissettiğim keyfi sonuna kadar sürdürmemi engelledi. Bunun yanında kitap sıradan bir konunun yeni bir üslupla ele alınmasından ibaret değil tabii ki. Kitap sayısız ilginç ayrıntıyla dolu ve metinde bunları yakalamaktan hoşlananların da keyifle okuyacağını düşünüyorum. Benim gözümde bir şaheser değil ama keyifle okuduğum kısımları oldu ve klişe bir konuya yeni bir soluk bir getirmeyi başardığı da aşikar.