Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Alper

Alper
@frezman
Sıkı Okur
228 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Genellikle yazdığım incelemelerde spoiler vermekten kaçınırım ama önsözü okumuş bulunan okurlar için kaçacak bir sürpriz de kalmamıştır diye düşünüyorum. Bu incelememi biraz daha farklı yazdım. Kitabı okumak isteyenlere tavsiyem önsözü kitabı okuduktan sonra okumaları olacaktır. Nabokov’un üçüncü romanı Lujin Savunması’nda satranç ustası Lujin’in
Lujin Savunması
Lujin SavunmasıVladimir Nabokov · İletişim Yayınevi · 2017179 okunma
Reklam
263 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Nabokov’un ilk romanı Maşenka’dan sonra erken dönem eserlerini okumaya Rua, Dam, Vale ile devam ettim. Kitabın konusu basitçe amcasının yanında çalışmak için yaşadığı kasabadan büyük şehre giden bir gencin amcasının eşi ile yaşadığı aşk ve bunun sonuçları olarak özetlenebilir. Nabokov’un önsözüne “Bütün romanlarımın en şenliklisi, şu hergelenin cingözüdür” diye başladığı bir roman ve konu ne kadar sıradan görünse de başlangıçta yazarın oyuncu üslubu nedeniyle ben de farklı bir deneyim yaşayacağımı düşündüm. Sonlara geldiğimde ise romanın başlarında o kadar hoşuma giden trajikomik üslubun beni kitaptan uzaklaştırdığını fark ettim. Hala kitaptaki küçük ayrıntıların ve ironik tonun kitabın en ilgi çekici unsuru olduğunu düşünüyorum ama belki de bunun roman boyunca devam etmesi ve hikayenin yavaş ilerlemesi kitabı okumaya başladığımda hissettiğim keyfi sonuna kadar sürdürmemi engelledi. Bunun yanında kitap sıradan bir konunun yeni bir üslupla ele alınmasından ibaret değil tabii ki. Kitap sayısız ilginç ayrıntıyla dolu ve metinde bunları yakalamaktan hoşlananların da keyifle okuyacağını düşünüyorum. Benim gözümde bir şaheser değil ama keyifle okuduğum kısımları oldu ve klişe bir konuya yeni bir soluk bir getirmeyi başardığı da aşikar.
Rua, Dam, Vale
Rua, Dam, ValeVladimir Nabokov · İletişim Yayınevi · 202134 okunma
141 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Hayaletler Evinde Gündüz Düşleri
Nabokov’un ilk romanı Maşenka yazarın okuduğum ilk romanıydı ve daha ilk bölümden sevdiğim yazarlardan biri olacağını anladım. Berlin’de bir pansiyonda başlayan hikayeye ülkesini terk etmek zorunda kalmış Ganin’in gözünden dahil oluyoruz. Mutsuz bir ilişkiyi bitirmek üzere olan karakterimiz Berlin’den de ayrılmayı düşünüyor. Ülkesi Rusya’dan ayrılmak zorunda kaldığı zamandan beri onu meşgul eden sürüklenişe ise gençlik aşkı Maşenka son veriyor. Eski sevgilisinin bir hafta sonra geleceğini öğrenen Ganin’in bütün dünyası Maşenka oluyor ve beraber yaşadıklarını hatırlarken sadece onu ve aşkını değil kaybettiği ülkeyi de hafızasında olduğu gibi korumaya çalışıyor. Kitaba başlamadan benim için bu kadar özel bir kitap olacağını düşünmemiştim. Belki de sadece bir aşk hikayesi değil onun hatırlanması olduğu için bu kadar etkileyiciydi. Hikayenin aslı ne kadar basit olsa da yazarın üslubuyla çok farklı bir tona kavuşuyor. En öne çıkan eserlerini henüz okumamış olmama rağmen Nabokov’a bu kitapla başladığıma memnunum. Bu kitaptan başlamak isteyenlere tavsiye ediyorum.
Maşenka
MaşenkaVladimir Nabokov · İletişim Yayınevi · 2019204 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
1040 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Kız çocukların ayaklarının bağlandığı, kadınların erkek çocuk doğurmadığı sürece bir yük olarak görüldüğü dönemde başlıyor İri Memeler ve Geniş Kalçalar. Shangguan Lu’nun ikizlerini doğurduğu gün ailenin kaderi de Japon saldırısıyla kökünden değişiyor. Japon İşgali, İç Savaş ve Kültür Devrimi gibi yakın Çin tarihindeki zorlu dönemlerin işlendiği roman anne Lu ve onun dokuz çocuğunun hikayesini anlatıyor. Bu kadınların hikayesine ailenin en küçüğü ve bütün umutlarını bağladığı tek erkek çocuk Jintong’un bakış açısından dahil oluyoruz. Meme düşkünü bu çocuğun bakış açısından Shangguan ailesini ve onlarla birlikte tüm Çin’i etkileyen çetin yıllarda ölümlere, yıkımlara ve acılara şahitlik ediyoruz. Yazar bu olayları tasvir ederken neredeyse acımasızca gerçekçi bir üslup kullanıyor ve belki de bu yüzden okuru da biraz tepkisizleştiriyor. Kitaptaki karakterlerin fazla olması da onların derinlemesine tahlil edilmesine her zaman olanak tanımıyor. Başarılı bir roman olduğunu düşünsem de bu kadar uzun olmasına gerek var mıydı diye de düşünmeden edemedim. Bunların yanında kadınlara yaklaşımı ve annelik olgusunu işleyiş şekliyle takdire şayan bir roman. Şiddetin de fedakarlığın da eşit derecede yer bulduğu kadınların kanıyla yoğrulmuş bir aile romanı. Tavsiye ediyorum.
İri Memeler ve Geniş Kalçalar
İri Memeler ve Geniş KalçalarMo Yan · Can Yayınları · 2019527 okunma
144 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Lucy Caldwell on bir hikayeden oluşan kitabı Yakınlıklar'da çoğunluğu anne olan genç kadınların hayatlarının sıradan anlarına mercek tutuyor. Hikayeler genellikle annelik ve annelerin yaşadığı farklı deneyimler üzerinden ilerliyor. Bir erkek olarak hikayelerle kişisel olarak bir bağ kuramasam da etkileyici oldukları aşikar. Caldwell sıradan anların içindeki tarif edilmesi zor hisleri yazıya dökmekte başarılı ve bu başarısını okura yarattığı atmosferi aktarırken de devam ettiriyor. Kitabın kadın bir yazar tarafından yazılmış olmasının anlatıdaki nezaketi açıklamaya yeteceğini düşünmüyorum. Bunun yanında yazarın dürüstlüğünün ve empatisinin de etkisi var ve ben bunu kitabın her satırında hissettim. İnsanı iyileştiren bir okuma deneyimi. Tavsiye ediyorum.
Yakınlıklar
YakınlıklarLucy Caldwell · Siren Yayınları · 0521 okunma
Reklam
247 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Rapor No. 1
Amazon bölgesinde görev yapan askerlerin yerli kadınlara karşı işlediği taciz ve tecavüz suçlarına her gün bir yenisi eklenmektedir. Yüzbaşı Pantaleon Pantoja eşini seven, görevine sadık ve vatan sevgisiyle dolu bir subaydır. Muazzam bir örgütlenme becerisine ve görev bilincine sahip olan Pantoja bu soruna çözüm olarak geliştirilen hizmeti
Yüzbaşı ve Kadınlar Taburu
Yüzbaşı ve Kadınlar TaburuMario Vargas Llosa · Ayrıntı Yayınları · 198971 okunma
84 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
2 saatte okudu
İnkar Toplumu ve Pekişen Alışkanlıklar
Fragmanlardan oluşan bir kitaba roman diyebilir miyiz? Bilmiyorum. Ama Oz Shelach’ın Mesire Yerleri bunu ilginç bir şekilde başarmış. Paramparça bir roman ismi kitaba cuk oturuyor. Kitapta ne bir karakterin durumunu ne de bir olay dizisini takip ediyoruz. İnkarın ve adaletsizliğin üzerine kurulmuş bir toplumdan farklı manzaraları sergileyen fragmanlar İsrail toplumunun bir panoramasını sunuyor. Bir bölümde ünlü bir akademisyenin sahip olduğu eski ve güzel bir evden söz ederken aynı paragrafta evin eski sahiplerinin evin bahçesine girmelerinin yasaklandığını bir bölümde ise sokağın karşısındaki hapishaneden gelen işkence seslerinin müşterilerini rahatsız ettiğinden şikayetçi olan bir bar sahibini okuyoruz. Bunlar gibi absürt olaylar yazarın ironik ve neredeyse mizahi üslubuyla daha da vurucu hale gelmiş. Mış gibi yapan hiçbir şey olmuyormuş gibi yaşamaya devam eden bir toplumu okuyoruz. Bir inkar toplumunu özetleyen çarpıcı bir eser.
Mesire Yerleri
Mesire YerleriOz Shelach · Metis Yayınları · 200729 okunma
184 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
“Keşke en baştan başlayabilseydim! Her şeyi farklı yapardım. Hayata ve bana sunduklarına böyle başkaldırmazdım. Şimdi anlıyorum ki, hayatı fethetmeden önce ona boyun eğmelisin. Elime birçok şans geçti ve işler lehime döndü. Ama şimdi geriye hiçbir şey kalmadı.” Herkes zaman zaman şimdiki aklım olsaydı diye düşünür. Uspenski’de romanını bu düşünce ile açıyor. Sevgilisini geri dönülemez bir şekilde kaybettiğini hisseden Osokin’in her şeyi farklı yapardım düşüncesiyle başlayan roman büyücü bir dostunun yardımıyla geçmişe dönmesiyle başlıyor. Sonuçlarının beklediği gibi olmadığını söylemeye gerek yok. Osokin de unutmanın cazibesine kapılmaktan kendini alamıyor. Daha önce sonsuz dönüş düşüncesi ile ilgili bir okuma yapmadığım için
Kate Atkinson
Kate Atkinson
’ın
Hayat Sil Baştan
Hayat Sil Baştan
’ı benzeri farklı kararların hayatın gidişatını değiştirdiği bir roman okuyacağımı düşünmüştüm. Bu açıdan beklentilerimden farklı bir deneyim oldu. Yine de kitap her insanın aklını meşgul eden bir konuya farklı bir açıdan bakmayı sağlıyor. Yazıldığı dönem de göz önüne alınınca yer yer okuru sıkan kısımları göz ardı edilebilir. Tekrar okuyacağımı düşünmüyorum ama vakit ayırdığım için pişman değilim.
İvan Osokin’in Tuhaf Hayatı
İvan Osokin’in Tuhaf HayatıP. D. Ouspensky · Olvido Kitap · 2021363 okunma
200 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
28 saatte okudu
İthaki’nin uzakdoğu modern serisi Aoko Matsuda’nın ödüllü kitabı Vahşi Kadınlar ile devam ediyor. Kitaptaki hikayeler geleneksel Japon tiyatro eserleri olan kabuki ve rakugo eserlerindeki yokai (hayalet) öykülerinden esinlenilerek yazılmış. Feminist bakış açısıyla yeniden kurgulanan hikayelerin başında ilham alınan hikaye hakkında kısa bir özet kısmı da mevcut. Bu kısımlar incelendiğinde kadınların bu eski hikayelerdeki temsil ediliş şekilleri üzerinde durulduğunu görüyoruz. Yazar bu konuya bir röportajında değinirken bu hikayelerden çocukken ne kadar hoşlansa da bunların aynı zamanda toplumda kadın düşmanlığının içselleştirmesine sebep olduğunu düşündüğünü belirtiyor. Hikayelerin çoğu da bunlara yanıt niteliğinde zaten. Bunların yanında kadınların iş hayatında, ebeveynlikte ya da sadece bekar bir kadın olarak karşılaştığı sorunları farklı açılardan ele alıyor. Edebiyatta yeniden yorumlama (retelling) fazla ilgimi çekmese de mitolojik eserlerin yeniden yazılması yerine bu kitaptaki gibi güncel sorunları işleyen hikayelerde kullanılması hoşuma gitti. Ayrıca fantastik edebiyatın toplumsal sorunları işlemek konusunda önünün ne kadar açık olduğunu bir kez daha görmüş oldum. Hikayelerin hepsi aynı ayarda olmasa da farklı bir eser okumak isterseniz şans verebilirsiniz.
Vahşi Kadınlar
Vahşi KadınlarAoko Matsuda · İthaki Yayınları · 2023106 okunma
584 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Yeşil Ev Llosa'nın yazdığı ikinci roman. Yazarın Peru'nun Amazon bölgesine yaptığı bir seyahatten sonra yazdığı kitap bölgenin o dönemdeki geri kalmışlığını, bölge yerlilerinin ve doğasının sömürülmesini işliyor. Kolonyal dönemden kalan ekonomik ve siyasi dinamiklerin büyük oranda devam ettiğini gösteriyor. Beş karakterin bakış açısından takip ettiğimiz roman Peru’nun Piura şehrinde ve ülkenin Amazon bölgesinde geçiyor. Karakterlerin hikayeleri kronolojik sıralarını izlemiyor ve Llosa’nın
Katedral'de Sohbet
Katedral'de Sohbet
ve
Kent ve Köpekler
Kent ve Köpekler
’de de kullandığı diyalog tekniğini bu romanında yoğun bir şekilde kullandığını görüyoruz. Bu teknik ile kitaba adını veren Yeşil Ev ve bu evin başına gelenler ayrıca Lituma ve Bonifacia’nın hikayeleri anlatıyı zaman ve mekan açısından bütünleştirmemize yardımcı oluyor. Bonifacia’nın çocuk yaşta evinden koparılması ve kimliksizleştirilmesi, Fushia’nın Brezilya’da hapishaneden kaçıp Peru’da kaçak kauçuk ticareti yaparken yerlileri sömürmesi ve Anselmo’nun Yeşil Ev’i inşa edip daha sonra kaybetmesi hikayeleri yan karakterlerin de dahil olmasıyla ve yazarın bir önceden bahsettiğim tekniğiyle birleşince okura tek bir karakterin gözünden verilmesi mümkün olmayan bütünlüklü bir deneyim sunuyor. Llosa beni her kitabıyla tekrar kendine hayran bırakan bir yazar. Yeşil Ev’i de herkese tavsiye ediyorum.
Yeşil Ev
Yeşil EvMario Vargas Llosa · Can Yayınları · 202350 okunma
Reklam
176 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
19 saatte okudu
Hermann Göring’in intiharı ve Alman kimyager Fritz Haber’in icatları ile başlayan Arsız Yeşillik sonsözden önce Werner Heisenberg’in belirsizlik ilkesi ile noktalanıyor. Roman olmasına rağmen farklı kısımlarında kurmacanın dozunun artıp azaldığı eser yazarın kitabın teşekkür kısmında da tanımladığı gibi “gerçek olayları konu alan bir kurmaca eser”. Kitaptaki karakterlerin çoğu gerçek hayatta yaşamış ve anlatılanlar da aynı şekilde gerçeklere dayanıyor. En etkileyici kısım ise ne kadar ilginç olsalar da bu insanların hikayelerinden ziyade bu hayatların birbirleriyle kurduğu ilişkiler yumağı. Bilim insanlarının birbirlerinin omuzlarında yükselmelerine ve buluşlarını ortaya çıkarırlarken yaşadıkları zorluklara, buhranlara, pişmanlıklara ve aynı zamanda bilimin insan hayatını kolaylaştırmasının ve insanlığın önünü açmasının yanı sıra onun yıkıcı potansiyelini de ne kadar artırdığına tanık oluyoruz. Teorik fizik ve matematikten bahseden bazı kısımları anlamakta güçlük çektim ama kitabın aktarmak istediğinin de bu olduğunu düşünmüyorum zaten. Bir romanın ne kadar farklı yazılabileceğini gösteren bilimsel ilerleme üzerine düşündürücü bir eser.
Arsız Yeşillik
Arsız YeşillikBenjamín Labatut · Can Yayınları · 2023110 okunma
488 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Mo Yan’ın 1992 yılında yayımlanmış romanı İçki Cumhuriyeti, Çin halkının yeme içme kültürünü daha doğrusu Çin’de yemeye ve içmeye olan bakış açısını insanların farklı yiyecek ve içeceklere yüklediği anlamları değişik anlatı türlerini bir araya getirerek bir metakurmaca eser olarak okura sunuyor. Daha başlangıçta bir dedektifin hikayesi olarak başlayan kitap karakterimiz Ding Gou’er’in önce alkol etkisiyle yaşadığı halüsanatif deneyimler ve sonra da karşılaştığı karakterlerin absürtlüğü ile klasik bir roman okumadığımızı hissettiriyor. Mo Yan romanı yazarken Çin halk masalları ve kung fu romanlarından tutun da polisiye romanlar, kovboy romanları ve büyülü gerçekçilik akımı gibi birçok farklı türden ve akımdan esinlenmiş. Yazarın kendisini de bir karakter olarak eklediği roman ara ara kendisi ve İçki Cumhuriyeti’nde yaşayan “İçki Doktoru” Li Yidou arasında yazılan mektuplarla bölünüyor. Li Yidou İçki Yapımı Üniversitesi’nde doktora adayı olmasına rağmen ayrı bir tutkusu var: Yazarlık. Bir yazar olarak Mo Yan’dan değerlendirmesini istediği hikayeleri mektupları ile birlikte gönderiyor. Bu hikayeler de en az Ding Gou’er’in hikayesi kadar ilgi çekiciydi. Mo Yan
Kızıl Darı Tarlaları
Kızıl Darı Tarlaları
’ndan sonra tekrar şans vereceğimi düşünmediğim bir yazardı. Tanıtımı ilgimi çektiği için okumaya başladığım bu romanı ona bakış açımı tamamen değiştirdi. Diğer romanlarını da en kısa zamanda okuyacağım.
İçki Cumhuriyeti
İçki CumhuriyetiMo Yan · Can Yayınları · 202079 okunma
144 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
18 saatte okudu
1918’in Kasım ayının ikinci Pazar günü başlayan Kırlangıçlar Gibi Geldiler bir ailenin maruz kaldığı trajediyi üç üyesinin bakış açısından anlatıyor. Ailenin yeni bir çocuğun doğmasını beklediği dönemde tüm dünyası annesi olan bir çocuğun ve ona çocukça bir kıskançlık duyan bedensel engelli abisinin kısıtlı bakış açılarından yaklaşmakta olan İspanyol gribi salgınını, 1. Dünya Savaşı’nın bitimini ve açıkça olmasa da devamlı hissedilen ayrımcılığı evin çalışanları üzerinden gözlemliyoruz. Özellikle küçük kardeş Bunny’nin bölümünü okurken kendimi çocukluğuma dönmüş gibi hissettim. Çocukluğu dair unutulan ayrıntıları hatırlamama yardımcı oldu ve tekrar iyi bir yazarın sağlam bir hafızası olması gerektiğini düşündüm. Romanda yaşanan olaya rağmen hikayeye duyarlı ve sevecen bir hava hakimdi. Severek okuduğum bir kitap oldu.
Kırlangıçlar Gibi Geldiler
Kırlangıçlar Gibi GeldilerWilliam Maxwell · 2023167 okunma
112 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
O halde suç kimin?
Büyük Ev 1928 yılında Kolombiya’da ordu tarafından bastırılan muz işçilerinin yaptığı grevi anlatıyor. Hikaye belli bir olayın etrafında şekillendiği ve kısa bir roman halinde yazıldığı için okumaya başladığımda tahmin etmediğim bir yoğunluğa sahipti. Olayın öncesinin ve sonrasının anlatıldığı ama kendisinin tasvir edilmediği hikayede köye gelen askerlerin ve grevin bastırılmasından sonra köylülerin verdiği tepkilerin işlendiği diyalog ağırlıklı bölümler bu yoğunluğu içermiyor. Bu diyalogların kitabın en hoşuma giden yanı olduğunu da söyleyebilirim. Romanın geri kalanı kasabadaki büyük evde yaşayan toprak sahibi ailenin fertlerinin ayrı ayrı merkeze alındığı bölümlerden oluşuyor. Bu bölümlerde kitaptaki üslup ve ritim tamamen değişiyor. Yer yer merak uyandırıcı olsa da anlatımın kapalılığı bazı kısımları anlamamı zorlaştırdı ve hikayede hala dolduramadığım boşluklar var. Bölümler arası geçişler daha akıcı olsaydı daha iyi bir roman olabilirdi. Maalesef herkese tavsiye edebileceğim bir eser değil.
Büyük Ev
Büyük EvÁlvaro Cepeda Samudio · İthaki Yayınları · 2023139 okunma
240 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
İlk Büyülenmenin Aranışı
Şanghay Büyüsü, savaş sonrası Barcelona’sında Daniel isimli bir gencin gözlerinden İspanyol toplumunun yaşamından bir kesiti okurlarına sunuyor. Anlatıcımızın babasız büyümesine, yaşadığı mahalledeki insanların çektikleri yoksulluğa ve Katalanların maruz kaldığı ayrımcılığa rağmen romana umutsuz bir hava hakim değil. Belki de bir gencin bakış açısından hikayeyi takip ettiğimiz için böyle hissettim ama roman Kaptan Blay’e eşlik eden karakterimizin tanıştığı insanlarla, şahit olduklarıyla ve bunların üstüne Forcat’ın da gelişiyle zenginleşiyor ve varacağı noktayı merakla beklemeye başlıyoruz. Forcat’ın anlattığı bariz bir şekilde uydurma hikayenin romana paralel gitmesi de okurun sıkılıp hikayeden kopmasını engelliyor gerçi yazarın sürükleyici anlatım tarzı bunun olmasını zaten engelliyor. Uzun zamandır listemde olan merakla okumayı beklediğim bir kitaptı. Yazarın Türkçeye çevrilen diğer kitaplarına baktığımda ise maalesef başka bir eserini bulamadım. Juan Marse'nin diğer kitaplarının da çevrilmesini sabırsızlıkla bekliyorum.
Şanghay Büyüsü
Şanghay BüyüsüJuan Marse · Jaguar Kitap Yayınları · 201977 okunma
90 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.