Gönderi

Aquino'lu Tommaso ve Skolastik
"Skolastik" terimiyle genel anlamda vahiy ile akıl, iman ile entelektüel kavrayış arasında bir uzlaşmaya varmayı amaçlayan çeşitli teolojik sistemler anlaşılır. Canterbury'li Anselmus (1033-1 109) Aziz Augustinus'un formülünü kullanmıştı: "Anlayabilmek için inanıyorum." Başka bir ifadeyle, imanın şartlarının yerine getirilmesinden itibaren aklın görevi başlar. XII. yüzyılda Aristoteles ile büyük Arap ve Yahudi filozofların (özellikle lbn Rüşd, lbn Sina, lbn Meymun) eserlerine Latince çeviriler sayesinde kısmen erişilebilir. Bu keşifler akıl ile iman arasındaki ilişkilere yeni bir açıdan bakılmasını sağlar. Aristoteles'e göre, aklın alanı tamamen bağımsızdır. Ortaçağın en evrensel düşünürlerinden Albertus Magnus (Kölnlü Albertus, 1206 veya 1207-1280) "akıl için yine aklın kendisinin yürürlülükten düşürdüğü hakların" yeniden fethedilmesini coşkuyla kabullendi. 26 Buna karşılık böyle bir öğreti gelenekselci teologları öfkelendirebilirdi ancak: Onlar skolastikleri dini felsefeye, lsa'yı Aristoteles'e kurban etmekle suçluyorlardı. Albertus Magnus'un düşüncesi öğrencisi Aquino'lu Tommaso (1224-1274) tarafından derinleştirilip sistemleştirildi. Tommaso hem teolog hem de filozoftur. Aquino'lu Tommaso ortaçağın tek skolastik dehası değildi. XIII. ve XIV. yüzyıllarda başka düşünürler de -en başta da Scotus ve Ockham'lı- ona denk, hatta üstün bir itibara sahipti. Tommasoculuğun önemi XIX. yüzyılda Roma Kilisesinin resmi teolojisi olarak ilan edilmesinden kaynaklanır. Üstelik XX. yüzyılın ilk çeyreğinde yeni-Tommasoculuğun yeniden doğuşu Batı kültürü tarihinde önemli bir dönemeç oluşturmaktadır
Sayfa 219 - KabalcıKitabı okudu
·
23 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.