Zamana pençelerini saplayıp öylece hem onu hem de kendini durdurmak istiyordu insan. Ne yazık ki mümkün olmuyordu bu. Kendini bir anın kıyısında, yüzükoyun uzanmış olarak, eylemsel bir edimde bulunmadan durabiliyordu insan; ancak o eylemsizliğin içinde büyük bir eylemle akıyordu yine de zaman. Zaman, önce ayak uçlarına sonra yavaşça ellerine