Bazı şiirler büyüyüp hikaye; bazı şiirler büyüyüp roman oluyor insanın yüreğinde. Günler oluyor eseri okuyup bitireli ama o dizeler öyle işledi ki içime kendime gelip bir şeyler yazmayı yeni başarabiliyorum.
-İşaret Çocukları
-Yedi Güzel Adam
-Menziller
-Korku ve Yakarış eserleri
Şiirler kitabında bir araya gelmiş. Kimini bağımsız olarak okumuştum ama özellikle
Cahit Zarifoğlu okudukça anlam kazanan şairlerden.
Eserin başında şaire dair tanıdığımız simaların görüşleriyle karşılaşıyoruz. Bunlar arasında: Rasim Özdenören, Behçet Necatigil, İsmet Özel, Cemal Süreya, Selim İleri, Enis Batur gibi şahsiyetler var. Onların kaleminden şairi görmenin tadı oldukça başkaydı. Hele
Rasim Özdenören duygularıma tercüman olmuş:
"Cahit Zarifoğlu’nun şiiri bunca anlaşılmaz, kapalı ya da zor anlaşılır bulunmasına rağmen, şimdiye kadar hiçbir aklı başında şiir okuyucusu (eleştirmen ya da okuyucu olarak) bu şiirleri reddetmek, yok saymak cesaretini gösterememiştir. Çünkü elindeki metinler, anlaşılması zor da olsa daima değerli bir ürün olarak görünmüştür."
Anlamak zor onu... Ama bir kere kapıldıktan sonra kopmak çok daha zor.
Eseri bir kelime ile anlatacak olsam bu kelime "yorgunluk" olurdu. O kadar çok yerde anlam buluyor ki. Ya da ben yorgun hissettiğim için algıda seçicilik oldu bunu bilemiyorum:
"Aşk bir yorulmadır." (s. 31)
"Sevmek de yorulur." (s. 36)
"Hayır kalbim
Yorulmadın, hayır hayır." (s. 286)
"Dizimdeki dermansızlık
Bu yaşın alameti değil." (s. 399)
"Geçiyor dünya,
Yorgun eşya." (s. 455)
"Aklımdan çıkmıyorsun dedim.
Başka türlüsünü yorgunum anlatmaya!" (s. 464)
"Verimsiz bezgin
Geçti günler." (s. 471)
"İçim yoruluyor, ruh yoruluyor." (s. 503)
"Vaktim yok, dilim yorgun." (s. 519)
Yorgunuz vesselam. Yoksa hepimizin derdi aynı olamaz. Bu yol yordu bizi. Yaşamak zor, yaşamak meşakkatli... Yeri geliyor beden yoruluyor, yeri geliyor ruh... En çok ruh yoruluyor. Bundandır böyle mısraları sevişimiz... Stresli bir çağda yaşıyoruz.
"Allah'ım
Yol boyunca
Bırakma elimi
Düşerim sonra." (s. 448)
Hepimizin yegâne duası olsa gerek... Zira düşmeye yatkın varlıklarız. Tutunmaya ihtiyacımız var. Rabbine tutunan kullardan olmayı nasip eylesin Rabbim.
"Bir incelik gösterin
İncinmesin yüreğim." (s. 473)
İnciniyor yüreklerimiz. İncitiyorlar.
İnce maskeli inciten insanlarla dolu dünya. Dün bir Şahin'in arka camında söyle bir yazı gördüm: "Herkesin niyeti iyiyse bize bunca kötülüğü kim yaptı."
İçimiz hep bir “hoşça kal” ülkesi. (s. 518)
Bakmayın öyle olduğuna, ne gidebiliyor ne kalabiliyoruz. Hep bir gitme düşüncesi... Planlamada cesur olan yüreklerimiz konu uygulamaya gelince adım atmaya korkar oluyor. En ufak bir değişime dahi cesaretimiz yok. İşine bile her gün aynı yoldan gidip gelen insanlarız. Uzayda yaşam var deseler sigortalı işimizi bırakıp gidemeyiz. İçimiz hoşça kal ülkesi, dışımız otur evinde be ya...
Uzun ama anlamlı bir eser.
Her dize ayrı bir duygunuza hitap ediyor.
Birkaç günde değil de bir süreye yayarak okumanızı tavsiye edeceğim, bir başucu kitabı gibi...
Duyguyla okumanız temennisiyle...
Hoşça kalın, kitapla kalın...
Allah'ım
Yol boyunca
Bırakma elimi
Düşerim sonra
Allah'ım
Niçin hakketsinse beni
Kalbime şöyle iyice
Engellerden arınsin yolum
Allah'ım yol boyunca
Tarih boyunca
Başıboş bırakma bizi ...