Osmanlılardaki esas zaaf noktası kurumsal düzeydeki sorunlar değil, aksine onlardaki esas problem, halkların yaşadığı çağa ayak uyduramamak ve başarılı oldukları bir alan olan ümmetin birliği ile cumhuriyetler çağında başarısız oldukları bir alan olan siyasi meşruiyeti sağlama arasındaki uyumu sağlayamamış olmaktı. Açıkça görülüyor ki sultanın inatçı tutumu da imparatorluğu yıkılmaktan kurtaramamıştı. Aslında siyasi reformlar, imparatorluğun yıkılışını gözleyen açgözlü devletlerin karşında bu imparatorluğun bünyesine bir tür bağışıklık ve dahili tutarlılık kazandıracaktı ama Sultan Abdulhamid bunu fark edemedi. Günümüzde çoğunluğu Müslüman olan devletlerden birçoğunda siyasi liderler hala kaos ve anarşi tehlikesini bahane gösterip Abdulhamid'in izlediği yolu izleyerek siyasi reformları reddetmekte ve devletlerini yıkım ve tahribata maruz bırakmaktadırlar.