Gönderi

OKYANUSUN GÜNEYİ
Bitik tuzdan, tehlikedeki gırtlaktan yapılmıştır gülleri ıssız denizin, kırılmış sular yine de, ve korku dolu kuşlar; yalnız gece vardır eşliğinde günün, gün vardır eşliğinde bir sığınağın, bir, bir toynağın, sessizliğin. Büyür sessizlikte rüzgâr biricik yaprağıyla, hırpalanmış çiçeğiyle, ve kum, yalnız dokunuşu, sessizliği olan, hiçbir şey, bir gölgedir o, ayak izidir aylak atın, başka şey değildir bir dalgadan, zamanın kabul ettiği, bütün sular çünkü soğuk gözlerine gider zamanın, okyanusun altından gözleyen. Ölüdür çoktan gözleri ölü sudan, güvercinlerden, iki deliğidir onlar acı genişliğin, kanlı dişleriyle girer içine balıklar, zümrüt arayan balinalar, ve iskeletleri solgun atlıların darmadağın ettiği usul denizanasının, ve ayrıca türlü birlikleri zehirli mersinlerin, dışlanmış eller, oklar, pullu tabancalar, koşarlar durup dinlenmeden yanakları boyunca onun ve yutarlar kovgun tuzdan gözlerini. Teslim edince ay gemi leşlerini, sandıklarını, erkek gelinciklerle kaplı ölüsünü, ve düşünce ayın çuvalına denize gömülmüş giysiler uzun ezinçleri, viran sakallarıyla, suyun ve gururun sonsuzca aradığı başlarıyla, duyulur enginlikte düştüğü dizlerin dibine doğru denizin, ayın getirdiği dizlerin taştan çuvalında, gözyaşlarınca aşınmış, ısırıklarınca uğursuz balığın. Doğru, aydır inen aşağıya acımasız sarsımlarıyla süngerin, aydır, yine de, inlerde sendeleyip duran ay, suyun çığlık çığlığa kemirdiği ay, karınlarıdır ayın, pullarıdır atılmış çelikten: ve o zamandan beri iner aşağıya bitiminde Okyanusun, mavi mavi, mavilerce delinmiş, kör mavilerince kör maddenin, sürükleyerek çürümüş yükünü, dalgıçları, tahtaları, parmakları, dişi balıkçısını kanın, büyük felaketlerce saçılmış, doruklarında denizin. Ama bir kıyıdan söz ediyorum ben, orada işte öfkeyle kırbaçlar deniz ve dalgalar yerle bir eder külrengi duvarları. Nedir bu? Bir gölge mi? Gölge değil o, kumları hüzünlü cumhuriyetin, bir yosun sistemi; kanatlar gaga var, bir darbesi memesinde gökyüzünün: Ah, dalgalarca yaralanmış yüzey, ah, dalgaların pınarı, saklarsa yağmur gizlerinizi, durmak bilmez rüzgâr öldürürse kuşları, eğer yalnızca gökyüzü; başka şey istemem ısırıp ölmekten başka kıyılarını senin, taşların ağzına bakmak isterim yalnız köpükle kaplı gizlerin doğduğu içinden. Issız bir bölgedir orası, söz etmiştim önceden bu çok ıssız bölgeden, yeryüzünün okyanusla kaplandığı, ve kimse yok, toynak izleri var yalnız, kimse yok, rüzgârdan başka, kimse, denizin sularına düşen yağmurdan, kimse, denizin üstünde büyüyen yağmurdan başka.
·
47 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.