Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Hiç bir mitoloji "yalan" söylemez. Çünkü her mitoloji, Toplumda yalanın keşfedilmediği çağlar üzerine kurulmuştur. Grek Toplumu'nda Hezyod Allahlar sistemi ile Homer Allahlar destanı, Herodot'un epey açıkladığı gibi, sonradan, bile bile uydurulmuş ve adları takılmış efesaneler olsalar bile, sonraki Uygar toplumun sömürü ve eziyet uğrunda insanları silahsız bırakma aracı olarak icat edilen ve kullanılan asıl bildiğimiz "Yalan"dan apayrı, bambaşka bir iştir. Sam oğullarının bin yıllık çöl-vaha, göç-akin, savaş-bariş serüvenlerini çizen "Kutsal Tarih" adlı mitoloji de öyledir. "Yalan" değildir. Bugün bizim kavra-yamadığımız, anlayamadığımız sosyal ve tarihcil olayların, Tarih Öncesi insanının beyin ve ruh (kendi toplumu) aynasında yanşımasıdır? Türklerin: "Söyleyene bakma, söyletene bak" dedikleri yer burasıdır. Efsanelerin nasıl söylendiklerine değil, niçin söylendiklerine bakılmalıdır. Tarih öncesi insanı kendi topluluğu içinde ola gelen değişiklikleri, kendi dünya görüşü ve kendi somut araçlarıyla,deyimlendirmek istemiştir. Ona bu isteği dayatan sosyal olaylar ve ortam gözden kaçınılınca, efsaneler anlaşılmaz hiyerogliflere döner. Insanın her zaman, her yerde, Marks'ın deyimi ile "Sosyal yaratık" olduğu unutulmazsa, bugün bize en aykırı, olağan dışı görünen mitolojilerin dahi, kendi zamanları ve Tarih-Toplum ilişkileri içinde yorumu, bize sayısız doğruları açıklayabilir.
·
30 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.