Gönderi

Sosyologlar, evliliklerini dengede tutmak için kadınların er keklerden çok daha büyük kişisel düzenlemeler yaptığını or taya çıkarmıştır. Erkeklerin çoğunun, evlenirken yaşam rutinlerini değiştirmek gibi bir niyetleri olmaz. Temelde ayu şeyleri yapacaklarını, aynı şeyleri düşüneceklerini (genelde ayn insan olacaklarını), tek farkın bekarlık yerine evli olmaları olacağını söylerler. Kadın bu şekilde bakmaz. Anne olinakla aynı yoldan eş ol mayı bekleriz. Değişmeyi, "benimle" "onun" arasındaki çizgileri yumuşatmayı, belirsizleştirmeyi bekleriz. Özünde kaynaşmaya bekleriz. Ve bilinçli olarak rıza göstermiş olmasak da, kay- naşmanın sonucunda ortaya çıkan şekil, bizden çok onun gö- rüşleriyle ve tutumlarıyla biçimlendirilmiş olsa da, bunu pek sorgulamayız. "Eş olmak için büzüşmek," diyor Bernard, "özün yeniden tarumlanmasını (kocanın arzularma, ihtiyaçlarına veya beklentilerine uymak için kişiliğin aktif olarak yeniden sekillendirilmesini) içerir." "Es olmak için büzüşmek ayrıca becerilerden vazgeçilmesini de gerektirir. Bugün evli birçok kadmin hissettiği sey, kendilerini geçindirmenin bir yolu olmadığıdır, çünkü evlenmeden önce kazanmış olabilecekleri beceriler çoktan körelip gitmiştir. Bunu yaşayan kadınlar, size, işi bırakıp beş altı yıl çocuklarla ilgilenip sonra da sanki hiçbir şey olmamış gibi eski işine dönmeye inanmanın ne kadar acıklı bir yanılsama olduğumu anlatacaktır. Yeni bir eğitime, bir yeniden degerlendirme sürecine ihtiyacımız olabilir. Evlendiğiniz zamankiyle aynı insan değilsinizdir. Kariyerinden ve 13,000 $lık yuvasından vazgeçen kadın şöyle diyor. "Olan şey öylesine sinsi ki. Boşandıktan sonra yalnız yaşarken, sanki her şeyi yapabileceğime inanıyordum. Sorumluluklarım vardı. Tekrar evlenir evlenmez her şeyi benim için karşımdaki insanın yapmasini beklemeye başladım. Yapmadığı zaman Haksızlık diyordum."
Sayfa 175Kitabı okudu
28 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.