Colette Dowling, Baltimore'da büyüdü ve 1958'de Washington DC'deki Trinity College'dan lisans derecesi aldı. Dowling, 23 dile çevrilmiş uluslararası en çok satan The Cinderella Complex de dahil olmak üzere sekiz kitap yayınladı. The New York Times Magazine, New York, Harpers ve Esquire için makaleler ve makaleler yazmıştır.
2004 yılında, Dowling, The Smith College School for Social Work'ten klinik sosyal hizmet alanında yüksek lisans derecesi ile mezun oldu. Ardından New York Institute for Contemporary Psychotherapy'de psikanaliz eğitimine girdi ve 2009 yılında psikanaliz sertifikasını aldı. Manhattan'da özel muayenehanede psikoterapist olarak çalışıyor.
ve yazmaya devam ediyor.
Aynı anda hem korunmayı hem de bağımsız olmayı istemek, el freni çekik bir arabayı kullanmaya benzer. İşleri yürütmek için, gerektiğinde kişi saldırgan olmak zorundadır. Kendi inançlarını savunabilmesi, bunun için mücadele edebilmesi gerekir.
Merhabalar,
@Satansdiary ile Feminizm, Cinsiyet Eşitliği ve Kadın Kitaplığı üzerine bir sohbet gerçekleştirdik.
youtube.com/watch?v=gAYDcOv...
Tekrar tesekkür ederim Ömer teklifin için. Sohbetimizde kadının gizli kalmış tarihinden aile kurumuna, şiddet türlerine, kadınların ve erkeklerin içsel gelişimlerine dair kitap
Yalnız olmaktan nefret ediyorum. Keseli hayvanlar gibi, bir başkasının derisinin altında yaşamak isterdim. Emniyette olmayı, sıcak, bakılıp gözetiliyor olmayı, havadan, hatta yaşamdan daha çok istiyorum...
Öğrenecek çok şeyim vardı. Yaşadığım güçlüklerin birçoğunun başlangıcı çocukluğuma dek gidiyordu. Yine de bu noktada bırakamazdım. Nasıl
Yazarımız Colette Dowling 23 farklı dile çevrilen bu kitabını, kendi uyanışı sonrasında görüştüğü pek çok kadına ve tabi ki kendine dair yaptığı analizler neticesinde 1981 senesinde kaleme almıştır.
"Yaşamının tamamını kocasını düzenli tutmaya ve çocuklarını “korumaya" adayan kadın bir aziz değil, sığıntıdır." diyen yazar
Külkedisi Kompleksi Nedir?
kadınlarda bağımsızlık korkusunu tanımlamak için yaygın bir şekilde kullanılır. Birçok kadının kendilerine bakabileceklerine inanmadıkları, bunun yerine onlara bakacak bir erkek figürüne ihtiyaç duydukları fikrine dayanır. Kendilerini bir prensin kurtarmaya gelmesini bekleyen prensesler olarak görüyorlar. Bu kompleksten